Ahit Sandığı (Tabut-u Sekine) Hakkında Bilgiler
Ahid Sandığı, içinde Hz. Musa ve Hz. Harun’dan eşyalar bulunan bir sandıktır. Yüzyıllardan beri kayıp olduğu bilinmektedir. Tarihli kaynaklara göre sandık Hz. Davud döneminde Kudüs’e taşınarak Hz. Süleyman tarafından yaptırılan mabede konmuş ve milattan önce 587 yılına kadar Beytülmakdis’te kalmış, aynı yıl Babil İmparatoru Buhtunnesar, Kudüs’ü işgal ettiğinde ise ortadan kaybolmuştur. Yine tarihi kaynaklara göre sandık Levililer tarafından Hz. Süleyman’ın sarayının altında gizli bir bölmede saklanıp korunmuş, milattan sonra 70 yılında Roma Valisi Titus’un Beytülmakdis’i yıktırmasıyla birlikte de Roma’ya götürülmüştür.
Ahid Sandığı’ndan Kur’an-ı Kerim’de de bahsedilmektedir: “Peygamberleri, onlara dedi: “O ‘nun hükümdarlığının belgesi, size Tabut’un gelmesidir. Onda Rabbiniz’den ‘bir güven duygusu ve huzur ile Musa ailesinden ve Harun ailesinden arta kalanlar var; onu melekler taşır. Eğer inanmışlarsanız, bunda şüphesiz sizin için bir delil vardır. “ (Bakara Suresi, 248)
Öte yandan Hz. Muhammed’in (S.A.V) hadislerinde de sandıktan söz edilmektedir. Hadislere göre sandık Ahir Zaman olarak adlandırılan ve içinde bulunduğumuz dönemde Mehdi adı verilen kurtarıcı tarafından bulunup ortaya çıkarılacaktır: “Meh,di, Tabut-u Sekine ‘yi (Ahid Sandığı) Taberiye Gölü ‘nden çıkaracak. “ (lkdı ‘d Dürer, sf 51 -a) “Ona Mehdi denilmesinin nedeni, gizli olan bir şeyin yolunu göstermesidir. Antakya denilen bir yerden Tabut’u (Ahid Sandığı) ortaya çıkaracaktır. “ (Suyuti, el- Havi li’l Feteva, II. 82)
Hadislere göre sandık Taberiye Gölü yakınlarındadır. Taberiye, Şam’a yakın bir yerdedir. Bu hadislerden yola çıkarak bazı araştırmacılar sandığın Taberiye, Şam ya da Antakya’da olabileceğine dikkat çekerler.
Ahid Sandığı binlerce yıldan beri, arkeologların yanı sıra Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından da aranmaktadır. Bu konuda ilk araştırmanın milattan önce 250’de bir rahip tarafından Sina Yarımadası’nda yapıldığı bilinmektedir. O zamandan beri çok fazla araştırmada bulunulmuş, fakat hala herhangi bir sonuç alınamamıştır. Rahip, Ahid Sandığı’nın akasya ağacından yapılmış, parlak renklerde ve dikdörtgen şeklinde bir sandık olması gerektiğini belirtmiş, ayrıca içinin ve dışının da altınnla kaplı olması gerektiğini ileri sürmüştür. Rahibin bir diğer iddiası da sandığın içinde Hz. Musa’ya verilen On Emir’in yazılı olduğu iki tabletin de bulunduğu yönündedir.
Çeşitli İddialar
Ahit Sandığı’nın yeri konusunda pek çok farklı görüş vardır, ama temel görüş sandığın milattan önce 587 yılından itibaren Kudüs’te saklandığı ve daha sonra da yine muhafaza edilmek üzere Şam yakınlarındaki Taberiye’ye veya Antakya’ya götürülmüş olduğudur.
Özellikle üzerinde durulan şehir ise Antakya’dır. Bu görüşü destekleyen bir tarihi bilgi de Esseniler adı verilen Yahudi mezhebinin Romalılar’ın baskılarından kaçarken Lut Gölü kıyısındaki Kumran’a ve Antakya’ya sığınmış ve yaygın inanışa göre bu Yahudi mezhebinin Ahit Sandığı’nı da yanlarında bölgeye getirmiş olduklarıdır.
Sandığın bugün nerede olduğuna dair hiç bir somut bilgi bulunmamasına rağmen Biblical Archaelogy Review dergisi 1996 yılında sandığın bir zamanlar nerede olduğunun Leen Ritmeyer tarafından ispatlandığını yazmıştır. Ritmeyer’in birtakım dokusal, tarihsel ve arkeolojik deliller sunarak yaptığı tespite göre Ahid Sandığı bir zamanlar
Eski Kudüs’teki Tapınak’ın içinde bulunmuştur. Açıktır ki, bu tarz iddialar mutlaka somut delillere dayanmalıdır. Eski Kudüs arkeolojisi konusunda tanınan bir arkeolog olan Ritmeyer’in ortaya koyduğu iddia ve Herod zamanına ait Kudüs rekonstrüksiyonu da uzmanlar tarafından kabule layık bulunmaktadır. Kudüs’te yapılan pek çok kazı çalışmasında bulunmuş ve buradaki arkeolojik kalıntılar ile ilgili pek
çok makale yazmış olan Ritmeyer tarihi Tapınak Kaidesi’nin nerede olduğunu tam olarak belirledikten sonra Birinci ve İkinci Tapınak yapılarının Kaide’nin tam olarak neresinde olduğunu araştırmaya başlamıştır. Araştırmaları eski Yahudi Tapınağı’nın bir zamanlar ünlü Sahra’nın (Sahra Arapça’da “kaya” demektir) tam üzerinde olduğu yönündeki geleneksel görüşü teyit etmiştir. Sonuç itibarıyla Ritmeyer’e göre Ahit Sandığı bir zamanlar Holy of Holies denen dikdörtgen şekilli ve Ahit Sandığı ile tamamen aynı ölçülerdeki kutsal yerin tam merkezinde bulunmuştur. Ahit Sandığı’nın bugün nerede olduğuna gelince…
Ahit Sandığı Birinci Tapınak döneminde ortadan kaybolmuş, buradan sonra nereye götürüldüğü hiçbir şekilde öğrenilememiştir. Öne sürülen teorilerden en fazla rağbet göreni sandığın antik çağdaki Etiyopya’nın başkenti olan Aksum’da bir kilisede olduğu yönünde. Buraya ne zaman ve nasıl geldiği konusunda da farklı teoriler mevcut. Sandık sözde Kudüs Tapınağı’ndan rahiplerce kaçırılıp buraya getirilmiş. Başka bir teoriye göre sandık diğer Tapınak hazineleri ile birlikte Ölü Deniz yakınlarında bir yerlerde saklı. Kimileri bu yerin Ürdün Nehri’nin Doğu yakasında, kimileri de Ürdün’ün Batı yakasında bir mağarada olduğunu söylüyorlar. Ne var ki 20-30 yılda içlerinde ünlü Ölü Deniz Yazıtları’nın da ele geçirildi pek çok mağarada kazı yapılmış, ancak bu kazılarda sandık hakkında hiçbir ipucuna rastlanmamıştır.
Bazı kaynaklara göre ise sandık Kral Manasseh zamanında tapınaktan Well of Souls tarafından kaçırılarak Mısır’a, oradan da Etiyopya’ya götürülmüştür. Megalit yorumcusu Andis Kaulins ise eski kaynaklardan edindiği bilgilere göre sandığın gizlendiği yerin terk edilmiş bir vadide bir tepenin altında bulunduğunu ve buranın doğu taraflarında bir yerde 40 taş altında olduğunu iddia etmektedir. Bazı arkeologlar bu açıklamanın Krallar Vadisi’nin doğu tarafında 40 taş derinlikte bulunan Tutankamun Mezarı’na işaret ettiğine inanmaktadırlar.