Dua etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dua etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

7 Mayıs 2022 Cumartesi

Celcelutiye Duası Arapça Türkçe Okunuşu

 Hz. Peygamber (asm)'e gelen vahiy, biri sarih/açık vahiy, diğeri zımnî/gizli vahiy olmak üzere iki çeşittir.

Sarîh Vahiy: Bu çeşit vahiy, doğrudan doğruya Allah'tan geldiği için, Hz. Peygamber (asm)'in onda hiçbir müdahalesi yoktur. O, bu hususta sadece bir tebliğ edici veya bir tercümandır. Bu sarîh vahiy iki şekilde ortaya çıkmıştır:

a. Kur'an-ı Kerim: Resul-i Ekrem Efendimiz (asm)'in buradaki vazifesi, sırf tebliğden ibarettir.

b. Kudsî hadisler: Mânası Allah tarafından ilkâ edilen bu çeşit vahiyler konusunda da Hz. Peygamber (asm)'in vazifesi, sadece tercümanlıktır.

Zımnî Vahiy: Zımnî vahiylerde söz konusu olan herhangi bir husus, hulasa halinde gelir ve ana hatlarıyla vahiy ve ilhama dayanır. Konunun tasviri, şekillendirilmesi, izah edilmesi ise, Resullulah Efendimiz (asm.) tarafından yapılır. Hz. Peygamber (asm), vahy-i zımnî ile gelen hususları bazen ilhamla, bazen vahiyle, bazen de kendi kudsî feraset ve içtihadıyla izah eder.

Celcelutiye kasidesinin kendisi değil, onun aslını ifade eden muhtevası itibariyle bir kudsî hadîs gibi veya zımnî bir vahiy olarak telakki edilebilir. Bu nevi vahiylerin Kur’an’da yeri yoktur.

Aslî muhtevası itibariyle zımnî bir vahiy olarak telakki edilen Celcelutiye'yi, Hz. Ali (ra) şerh edip açıklayarak manzum bir kaside halinde tanzim etmiştir. Kasidenin kendisi Arapça’dır ve Arapça kaside olarak tanzim edilmiş, ancak Allah’ın bazı isimleri ve diğer bir takım kelimeler Süryanîce'dir. Bunun birçok hikmeti olabilir:

Evvelâ, âlimlerin bildirdiğine göre, Celcelutiye, engin bir muhtevaya sahiptir. Derin sırları ihtiva eden ve ism-i âzam sırrını taşıyan bir kasidedir. Daha önce İbranîce ve Süryanîce konuşan birçok peygamber bu kasidenin aslî muhtevasıyla münacatta bulunmuş ve o sayede birçok sıkıntılardan kurtulmuşlardır.(bk. Gümüşhanevî, Mecmuatu’l-Ahzab, Şazelî bölümü, s. 508-525). Hz. Ali (ra) de bu muhtevayı tanzim ederken eski peygamberlerin hatırasını yâd etmek maksadıyla Süryanîce kelimeler kullanmış olabilir.

İkincisi; İsm-i âzam sırrını taşıyan bu mühim kasideyle ehil olanların dikkatini çekmiş ve bazı sırları onlarla paylaşmış olabilir.

İmam-ı Gazzalî, hocası İmam Nureddin el-Isfahanî, İmam Ahmed el-Bunî ve Şeyh Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevî’ye göre, Celcelutiye kasidesinin aslı vahiydir. Zahir ve batın ilimlerinin meşhur üstadları olan bu âlimlerin kanaatlerine iştirak etmek ve onların malumat ve beyanlarına itimad etmekte -ilmen ve dinen- bir mahzur görmemekteyiz. Ancak bu kasidenin aslının vahiy olduğuna inanmamak da, inanmak da, kişiyi dinen mes’ul etmez.

Celcelûtiye, Resul-i Ekrem Efendimiz (asm)’ın derslerine istinaden, Hazret-i Ali (ra) tarafından te'lif edilen Süryanice bir kasidedir. Esas mânası bedi' demektir. Mecmuat-ül Ahzab'ın birinci cildinde yer almaktadır. Bediüzzaman, İmam-ı Gazzalî gibi birçok imamların Celcelûtiye'yi şerh ettiklerini söylemiştir. Konu ile alâkalı birçok eser te’lif edilmiştir.

İmam-ı Gazzalî’nin Celcelutiye şerhi, Ziyaaddin Gümüşhanevî Hazretlerinin tanzim ettiği Mecmuatu’l-Ahzab adlı eserinin “Şazelî” adlı cildin 508. sayfasından itibaren başlar. Ancak bu şerhler, kelimelerin mânasından ziyade kasidede yer alan beyitlerin hassâlarını açıklayan bir mahiyettedir. Süryanî kelimelerden az bir kısmının mânası verilmiştir.

Celcelutiye'nin kendisi ise, aynı cildin, 499-531 sayfaları arasında yer almaktadır. Kasidedeki bütün beyitlerin altında onların ebced karşılıkları da yazılmaktadır.

Hazret-i Ali (ra) tarafından Celcelutiye adıyla ve cifir ilmine göre birçok tarih de düşürülerek Süryanî diliyle nazmedilmiş ve kaside haline getirilmiştir. Yüksek ve tesirli bir duadır. Bir isimler hazinesidir. Allah’ın rahmetini celb etmesi hasebiyle bir rahmet hazinesi veya bir cennet hazinesi demek de mümkündür. Allah`ın en büyük ismi olan ism-i a'zam bu duanın içerisinde gizlenmiş olduğundan, bu duayı okuyarak Allah’a sığınan kimsenin, dünya ve ahiret işlerinde çok kolaylıklar ve bereketler göreceği müjdelenmiştir.

İmam-ı Gazzalî Hazretleri nakleder ki:

Cebrail Aleyhisselam Peygamber Efendimiz`e (asm) dedi ki:

"Ya Muhammed! Rabb`in sana selam ediyor ve selamın en mükerremini sana tahsis buyuruyor. Sana bu hediyeyi ihsan buyurdu."

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (asm): "Ey kardeşim Cebrail! Bu hediye nedir?" dedi.

Cebrail Aleyhisselam: "Bu hediye, içinde İsm-i Azam ile en geniş kasem bulunan büyük duadır." diye cevap verdi.

Peygamber Efendimiz (asm): "Ey kardeşim Cebrail! Bu duanın adı nedir? Keyfiyeti nasıldır?" diye sordu.

Cebrail Aleyhisselam dedi ki: "Ya Muhammed! Bu duanın adı Bedi`dir (Celcelutiye). İçinde en yüksek kasem ve İsm-i Azam vardır. O İsm-i Azam ki:

1. Arş-ı A’la’nın kenarına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, Allah’ın arşını taşıyan melekler bu arşı kaldıramazlardı!

2. Güneşin kalbine yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, güneşin ışığı ve nuru olmazdı!

3. Ay’ın kalbine yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, ay ışık veremezdi.

4. Cebrail Aleyhisselam`ın kanadına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, Hazret-i Cebrail yeryüzüne inemez, semaya çıkamazdı!

5. Mikail Aleyhisselam`ın başına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı yağmurlar ve damlalar ona itaat etmezlerdi.

6. İsrafil Aleyhisselam`ın alnına yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı sur’a üfleyemezdi.

7. Azrail Aleyhisselam`ın elinin üzerine yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, mahlûkatın canlarını alamazdı.

8. Yedi kat göklere yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı gökler yükselemezdi.

9. Yedi kat yerlere yazılmıştır. Eğer yazılmış olmasaydı, yedi kat yerler, şimdi olduğu gibi sabit olmazdı! Bu ismi Adem Aleyhisselam okumuştur! (İmam-ı Gazzalî, Celcelutiye, s.561)"

Celcelutiye Duası


"Bede'tü bibismillahi ruhi bihi nehtedet

Ila keşfi esrarin bibatinihi intavet"


"Ve salleytü fişşani ala hayrı halkihi

Muahmmedin men zahaddalalete velğalet"


"Ilahi lekad aksemtü biismike daiyen

Biacin ehvecin celcelutin helhelet"


"Efizli min’el envari ya rabbi feyzuhü

Bissirri ve ahya meyyiti kalbi bisalsalat"


"Linuhyi hayătel kalbi min densin feyzuhü

Bikayyumin kămessirru fîhi feeşrekat"


"Ve subbe ală kalbi şeăbiybe rahmetin

Bihikmeti mevlănel aziymi binăalet"


"Fesübhăneke Allahümme yă hayre hălikin

Veya hayre hallăkin ve ekreme ben beat"


"Tübelliğuni kasdi ve küllü măribi

Binuri senail ismi verruhi kad alet"


"Ifdi li minel envâri feyzate menzilin

Aleyye ve ahyâ meyyiti kalbi bağlemehet"


"Elâ ve elbisni heybeten ve celâleten

Ve feffe yedel a’dâi anni bitaytağat"


"Ela vahcubnî min adüvvin ve hâsidin

Bi hakkı şemâhın eşbehin selemet semet"


"Elâ vakdi yâ rabbâhü binnuri hâcetî

Ve yessir ümurî ba’de usrin kad inkadat"


"Ve hallısni min külli hevlin ve şiddetin

Bineassin hakîmin katiussirri esbelet"


"Ve selleme bibahrin va’tini hayre berrihâ

Vesbel aleyyessetre ve esfi minel ğalet."


"Ve asmim ve ebkim sümme a’mâ adüvünâ

Vâharesi yâ zelcelâli bihavsemet"


"Ve fî havsem mea devsem ve berasem

Tehasnet bil’ismi aziymi minel ğalet"


"Ve ellif kulûbel âlemiyne biesrihâ

Aleyye ve elbisnîl kabûle bişelhemet"


"Ve âhrisni ya zelcelâli bikâfi kemen

Ve besrin ümûri bihurmeti taytağat"


"Ve ahzilhüm yâ zelcelâli bifazli men

Ileyhi sehat daben elfelâti ve şettet"


"Ve bârik lenâ Allahümme fî külli kesbenâ

Ve halle ukûdel usri ya yûhirtecet"


"Feyâhü ve yâyûhü ve yâ hayre bâriin

Ve yâ men lenel erzâke min cûdihi nümet."


"Nerüddü bikel a’dâe ve seyyidî

Ve bil’ismi nermiyhim minel büdi bişşetet"


"Feente ricaî ya ilâhi ve seyyidî

Fekul limîmil ceysi in rame bî ğalet"


"Feyâ hayre mes’ûlün ve ekrim men atâ

Veya hayre me’mûlin ilû ümmetin halet"


Celcelutiye Kasidesi Tercümesi

Bismillahirrahmanirrahim

1. "Bismillah ile başladım; ruhum, O'nun sayesinde o besmele içinde saklı olan çok sırları keşfetti."

2. "İkincisinde O'nun yarattıklarının en hayırlısı olan Hz. Muhammed'e salavat getirdim. O Muhammed ki (dünyadan) bütün dalalet ve yanlışlıkları gidermiştir."

3. "Ey İlâhım! Senin ismine dayanarak dua ettim. Hep açık olan ve gittikçe parlayan Ehad ve Bedi' isimlerinle sana yalvarıyorum."

4. "Kadîr ve şanı yüce olan isminle senden istedim. Ey güçlü (kadîr) Allah’ım, sen işlerimi kolaylaştır."

5. "Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım! Daima, umut ederek sana yalvarıyorum. Ehad ve Bedi' isimlerini şefaatçi yaparak yüksek sesle bağırıp sana yalvarıyorum."

6. "Denizin ortasına vurulan kılıç gibi olan isimlerinle ey yaratanların en hayırlısı olan Allah’ım! Hâdiseleri yönlendiren, savaş ve barışı sağlayan isimlerinle sana yalvarıyorum ki, bu fitne ateşi söndürülsün!"

7. "Ey İlâhım! Her derde, her işe ânında müdahale eden ve sür’atli bir şekilde icabet eden Allah, Ehad ve Bedi' isimlerinle sana yalvarıyorum."

8. "Ki kalbin hayatını canlandırasın, yani ondaki kirleri gideresin. Kayyûmiyetinle onu ayakta tutasın, o kayyûmiyet sırrı onda hep var olsun ve daima parlasın."

9. "Bu Hayy ve Kayyûm nûrunun çok şimşeklerinden bir ziya üzerime parladı, yüzüme (kalbime) bir parıltı geldi ve şimşek çaktı."

10. "Ve kalbimin üzerine rahmet sağanakları döküldü. Kerîm olan, Mevlâ’mız Allah’ın hikmetiyle... Ve bu şekilde, bu rahmet, hikmet, kerem hakikatleri konuştular."

11. "Bundan sonra her yönden nurlar beni kuşattı. Ve büyük olan sahibimiz Allah’ın haşmeti, bizi yüceltti."

12. "Allah’ım seni tenzih ederim, sen yaratanların en hayırlısısın. Ve çok mükemmel bir şekilde çok çok yaratansın ve biat (antlaşma) yapanların en iyisisin!"

13. "Allah’ım! Beni maksadıma ulaştır, bütün ihtiyaçlarımı gider. Hece harfleri şeklinde toplanan Hurûf-u Mukattaa hakkı için..."

14. "Muskama emanet olarak bırakılan harflerin sırrı hürmetine; isimlerinin nûrunun parlaklığı hürmetine; yüce olan ruhların hürmetine;"

15. "Bana nurlardan parlak bir feyiz akıt; üzerime gelsin, Nûr isminle kalbimin ölülüğünü dirilt!"

16. "Ey Allah’ım! Bana bir heybet ve celâl giydir. Düşmanların ellerini ilim sayesinde benden uzaklaştır."

17. "Allah’ım! Benimle her nevi düşman ve hased arasına perde koy, yüce olan ve barışı temin eden Kadîr ve Azîz isimlerinin hürmetine!"

18. "Tecelli etmekte olan Celâl ve azametinin nûruyla; merhamet ve şefkatinle; çok çok bereketli olan Kuddüs isminle, sen bu karanlıkları aydınlığa çevir."

19. "Ey bu milletin Rabbi olan Allah’ım! Sen Nûr ile ihtiyacımı yerine getir. Öyle bir Nûr ki, tecellisi seri olur. Ve hemen iş biter."

20. "Her bir peygamberini bir ism-i a'zama mazhar edip onları mucizelerle muvaffak ettiğin gibi, sen Kâfi isminle işlerimi kolaylaştır." (Mucize değil de sen bana yetersin!)

21. "Ey azamet ve kibriya sahibi, sen sadece bana (ilmî) bir keramet ver; ilim esrarı bana açılsın çünkü sen bütün akılların ve zekâların sahibisin. Onlar ancak seninle açılıyorlar." (Burada " Halîm " kelimesi şefkatli mânasından ziyade aklı, zekâyı hikmet dairesinde kullanan ve taşkınlıklara yol vermeyen zât demektir. Ki Araplar böyle kişilere akıllı / hikmetli mânasında "Halîm" derler. Bu hakikat Sabûr isminin bir nevî tecellisidir.)

22. "Beni her türlü korku ve şiddetten kurtar; ince mânası, kesin olan, hikmetli ve kuşatıcı bir söz ile..."

23. "Ey Celâl Sahibi Allah’ım! Beni "kün" kef' i ile koru! Ey heybetten ve muvaffakiyetsizlikten dolayı kırılan kırık kalpleri tamir eden ve onları canlandıran Allah’ım!"

24. "Bana (ilimden) bir deniz ver ve o denizin karasının en hayırlı kısmını bana nasib et; çünkü sen benim melceimsin ve bütün sıkıntılar, ancak seninle gider..."

25. "Ve üzerime rızkı rahmet seli gibi yağdır. Çünkü insanlar azmış olsa da sen onların umudusun."

26. "Sen düşmanlarımızı sağır, dilsiz ve kör et; (bizim ne yaptığımızı bilmesinler...) Ey güçlü Allah’ım! Sen Celâl ve büyüklüğünle onları kekeme eyle!" (Millete yanlışı anlatmasınlar!)

27. "Alîm ve Ganî isimlerinle beraber Kudretinin dairesinde, İsm-i A'zam'ınla yanlış yapmaktan korundum."

28. "Bütün insanların kalplerini üzerime cevir. Ve Selâm isminin hürmetine bana onlardan bir kabul duygusu nasib et!"

29. "Ya İlâhî işlerimi kolaylaştır ve bize izzet ve yücelik ver. Alî ve A'lâ isimlerinin hürmetine!..."

30. "Ve üstümüze örtünü sarkıtıver; kalplerimize şifa ver; Sen, korkulardan dolayı hastalanan kalplere şifanın ta kendisisin!"

31. "Ey Allah’ım! Bütün çalışmalarımızı bize bereketli kıl ve her şeyi kolaylaştıran "Hû" isminle bütün zorluk düğümlerini çöz!"

32. "Ey İlâhî! Allah, Hû, Hàyra'l-Hàlikîn isimlerinle ve bütün rızıkların, güzelliklerin onun cömertlik hazinesinden gelişip gelen Cevad isminle sana yalvarıyorum."

33. "Senin kudretinle, her cihetten gelen bütün düşmanları reddediyoruz, geri gönderiyoruz! Ve sen ism-i A'zam'ınla, uzaktan onlara vurup, onları dağıtıyorsun!"

34. "Ya Rabbi, ya Ze'l-Celâl Allah’ım! Çöl kelerinin gelip kendisine şikâyette bulunduğu, Hz. Muhammed hürmetine sen o düşmanlarımızı rahmetinden mahrum et!" (Onları başarısız kıl!

35. "Ya İlâhî! Umudum sensin, efendim sensin; eğer bana tam isabet edecek bir ok atmak istemişlerse, sen onların okunu yamult!" (onlara dönsün!)

36. "Ya Rabbi! Kesin olan iraden ile bütün zarar verenlerin tuzaklarını ve içlerinde sakladıkları kinlerini benden çevir."

37. "Ey kendilerinden dilekte bulunulanların en hayırlısı ve ihsan edenlerin en hayırlısı; ey umut edilenlerin en hayırlısı, Sen gelmiş geçmiş bu ümmete rahmet eyle!" (Onları muvaffak eyle!)

38. "İsmi Nûr ve güzellik olan yıldızımı parlat; günler ve asırlar boyunca, ey sürekli parlayan Nûr olan Allah’ım!"

39. "Senin Allah, Ehad, Celâl, Celîl, Bedi', ..., isimlerin hep parlamaktadırlar."

40. "Bütün dualara kesin cevap veren isimlerini sayarak..." "O isimlerinin ortaya çıkıp parlamasıyla çevrenin bereketiyle....."

41. "Nûr lambası, tutuşturuluyor, gizlice açıklanıyor. Lambaların lambası tutuşturuluyor, gizlice aydınlanıyor."

42. "Celâl ve Hàlık isimlerinin nûruyla; ve kibriyanla; çok bereketli olan Kuddüs ismiyle; bu fitne ateşi söndürüldü."

43. "Allah, Hû, Samed, Cebbar, Kahhar isimleriyle ve savaş deniziyle yükselen düşmanlık ateşi söndürülecektir."

44. "Allah, Hak, ..., Cemîl, Vedûd ve Mucîb, ... isimlerinin hürmetine..."

45. "Mürîd, Cemîl, Zâhir isminle taksim edilen; yüce ve yüceltilen ayetlerin (ve tefsirlerinin) şanı hürmetine..."

46. "..." ; 47. "..."; 48. "..." (1)

49. "Selâm isminle duamı kabul et ve benimle beraber ol; düşmanlara karşı bana sen kâfi gel; çünkü onlar çok azdılar."

50. "Ey yüceler yücesi, sen gerçekten yücesin; sen gerçek Haksın, diğer işler sadece araya giren bir rüzgâr esintisi gibidir."

51. "Senin dergâhına gelen ve iltica eden bütün havl (kasdî güç) ve şiddetli saldırı, ancak seninledir ve senin bu kuvvetinle ancak zulmet dağılır."

52. "Tâhâ, Yâsîn ve Tâsîn ile bizim için ol, saadetimiz için Tâ Sîn Mîm ile bize dön!"

53. "Kâf, Hâ, Yâ, Ayn ve Sadlarıyla; bizi kuşatan her kötü gözden korunuruz!"

54. "Hâ, Mîm, Ayn sonra Sîn ve Kaflarıyla; Selâm isminle her nevi kötülükten korunuruz!"

55. "Kaf ve Nûn ve onlardan sonraki Hâ Mîm ile yine korunuruz. Ve Duhan suresinde sağlam bir sır vardır."

56. "Elif Lam ile ve Nîsâ sûresiyle ve Mâide ukùduyla; En'âm ve Nûr surelerinde bir nur parlamıştır."

57. "Elif Lâm sonra peşlerindeki "Ra" sırrıyla; Nûr isminle bütün (süflî) ruhanîlerin üstüne çıktım."

58. "Elif Lam sonra Mîm ve Ra'sı ile ruhların mecmaına yükseldim. Fakat hakiki Ruh çok yücedir."

59. "Kitabın (Kur'an'ın) bütün Hâ Mîm'lerinin sırrıyla üzerime Nûr isminin fazlı aksın, ey bölümlere ayrılmış Nûr!"

60. "Amme, Abese, Nâziat ve Târik sûrelerinle Ve's-Semâ-i Zâti'l-Burûc ve Zilzal sûrelerinde..."

61. "Tebâreke, sonra Nûn, sonra Seele Sâil sûreleri hürmetine. Hümeze, Ve'ş-Şemsi Küvvirat surelerinde..."

62. "Ve'z-Zâriyât-i Zerven, Ve'n-Necmi İzâ Hevâ ve İkterabet sûreleriyle bana işler yakınlaştırıldı."

63. "Bütün Kur'an sûrelerinin içinde hizip ve ayet olarak, okuyanın okuduğu ve manen nâzil olduğu kadar sırlar vardır."

64. "İşte ey Allah’ım! Senin fazlınla bu şekilde yazdırdığın üstün kitaplar hürmetine sana yalvarıyorum."

65. (Mealen) "Rahman ve Rahim isminin tecellisiyle yeni ve harika olarak esmâ-i hüsnâna dayanılarak yazılmışlar ve Hakîm ismiyle taksim edilmişler."

66. "... Senin esmâ-i hüsnân sırrıyla fetih ve nasrı (ilâhî yardımı) sür’atli netice verirler."

67. "Kibriya ve hâkimiyetinin nuruyla ey efendim! Âyetü'l-Kübra ile beni âni felaketlerden emin kil!"

68. "Ey İlâhım, zuhûr ve kemalâtının hakkı için ve bu şekilde odaklanan esmâ-i hüsnân ile beni dağınıklıktan kurtar..."

70. "Bunlar Nûr harfleridir. Yüce ve yüksektirler. Asâ-yı Mûsa ismiyle de karanlık dağıldı."

71. "Ya Rabbi onun sırrıyla sana yalvarıyorum. Gayet zillet içindeki birinin yalvarışıyla… Ki; onunla insanlar hidayet buluyor…"

72. "Bu mânadaki bütün kelimelerin şan ve şerefi, üstünlüğü vardır. Günler ve çağlar devam ettikçe; Ya Rabbi sen şefkat et!"

73. "Ya Rabbi, gerçekten ben Seni çağırdım; bütün ayetlerle ve ayetlerin içindekileriyle Sana yalvardım!"

74. "İşte bütün bunlar nur kelimeleridir, onların hususiyetlerini topla. Ve mânalarını tahkik et; bütün hayır onlarla tamamlanır…"

75. "İşte Ya Rabbi, bana muahhar bir yardımcıyı daima hazır et: Allah’ın ifriti; onunla bütün sıkıntılarımı gider…"

76. "O ifrit içinde bana itaat eden bir hizmetkârı musahhar kıl; Fatiha ve peşinde gelen Kur'an hurufâtı hürmetine…"

77. "İşte Ya Rabbi! Senin o İsm-i A'zam'ınla Sana yalvarıyorum ki; onunla dua edildiği zaman bütün işler kolaylaşır."

78. "Ya İlâhî! Sen zayıflığıma acı, zellelerimi bağışla; o dua sayesinde ki, bütün peygamberler onlarla dua etmiş ve yalvarmıştır…"

79. "Ey Hàlikım! Ey Efendim! İhtiyacımı kaza et. Ya Rabbi bütün işlerim sana teslimdir…"

80. "Ya Rabbi! Hz. Muhammed'in sana olan yakınlığıyla (velayetiyle) sana yalvarıyorum ve onda birleşen Esmâ-i Hüsnâ'n ile Sana yalvarıyorum."

81. "Sen cömertliğinle, af ve safhınla tövbelerimizi kabul etmekle miskin olan kuluna muamele et; beni kötü bakışlardan koru!"

82. "Beni hayra, doğruluğa ve takvaya muvaffak eyle ve yüksek cemaat ile Firdevs Cennetine yerleştir."

83. "Hayatımda ve öldükten sonra ve kabrin karanlıklarını üstümden atıp, nuru görünce bana şefkatle muamele et."

84. "Ve haşirde ya İlâhî amel defterimi beyaz kıl; eğer tartılarım hafif gelirse, Sen onları ağırlaştır."

85. "Beni hızla Sırat sınırından geçir. Beni ateşin (cehennemin) ve içindekilerin sıcaklığından koru!"

86. "Ve işlediğim bütün günahlarda bana müsamaha göster. Çok çok kabarık olsa da benim bütün günahlarımı affet…"

87. "İste ey şanı yüce İsm-i A'zam'ı taşıyan! Sen tehlikeli bütün durumlardan kurtulacaksın, sonunda selamete ereceksin."

88. "Dövüş, çekinme; savaş, korkma; vahşilerle mamur olmuş bütün her yere bas!"

89. "Karşıla, kaçma; dilediğin her düşmanla mücadele et; her yeri kuşatmış olsalar da kralların şiddetinden korkma!"

90. "Korkacağın bir yılan olmayacak; göreceğin bir akrep olmayacak ve sallanarak sana gelen bir arslan olmayacak!"

91. "Kılıçtan korkma, hançerin darbesinden korkma, mızraklardan korkma ve okların şerrinden de korkma!"

92. "İşte bunu okuyanın mükâfâtı Zât-i Ahmediye'nin şefaatidir. Ve cennetlerde saf olmuş hurilerle beraber haşrolacaktır."

93. "Ve bil ki, Hz. Muhammed Mustafa peygamberlerin en hayırlısıdır. Ve Allah’ın dağınık (çeşit çeşit) yaratıklarının en üstünüdür."

94. "Her ihtiyacın anında O'nun (asm) makamını kendine şefaatçi yap; Ondan iste ki zulümden ve azgınlardan kurtulasın…"

95. "Ya Rabbi! Her gün ve her saat, her eşya hareket ettikçe, Sen, mücteba olan Hz. Muhammed Mustafa'ya salât ve rahmet indir."

96. "Sen o Resul-i müctebaya ve bütün ailesine salât indir; yer bitkileri ve rüzgârın esintileri kadar."

97. "Yeri ve göğü dolduran bir salât ile Ona salavât indir. Parlayan gök gürlemeleriyle beraber, yağan bulutların yağmuru kadar…"

98. "Ey Muhammed (asm), bizzat Allah ve meleklerinin sana salât ve selam etmesi sana yeter."

99. "Sen de daima, yalvararak O'na selam ve barış elini uzat. Güneş doğup günler ve çağlar geçtikse…"

100. "Haşim ailesinden temiz olanlara da selam et. Hacıların hac edip verdikleri selam sayısınca…"

101. "Ya İlâhî! Ömer ile beraber Ebu Bekir'den razı ol; sâbit-kadem olan Haydar ile beraber Osman'dan da razı ol:"

102. "Ve böylece bütün Âl ve Ashabtan da razı ol, evliya, salihler ve içlerinde barınanlardan da razı ol…"

103. "Bu Hz. Muhammed'in amcasının oğlu olan Ali'nin makalesidir. Mahlûkatla alâkalı bütün bilgi sırları ve gizli bilgiler onda toplanmıştır."



3 Kasım 2016 Perşembe

Namaz Duaları Türkçe - Arapca Okunuşu

Subhaneke

سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ ﴿﴾ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ ﴿﴾ وَتَعَالَى جَدُّكَ ﴿﴾ وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ

Okunuşu:
Subhânekellâhumme ve bi hamdik ve tebârakesmuk ve teâlâ cedduk (ve celle senâuk*) ve lâ ilâhe ğayruk
Ve celle senâük yalnızca cenaze namazlarında kullanılır.

Anlamı:
Allah'ım! Sen eksik sıfatlardan pak ve uzaksın. Seni daima böyle tenzih eder ve överim. Senin adın mübarektir. Varlığın her şeyden üstündür. Senden başka ilah yoktur.

Ettehiyyâtu

التَّحِيَّاتُ لِلَّهِ وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ ﴿﴾السَّلامُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُ اللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ ﴿﴾ السَّلامُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللَّهِ الصَّالِحِينَ ﴿﴾ أَشْهَدُ أَنْ لا إِلَهَ إِلا اللَّهُ ﴿﴾ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ

Okunuşu:
Ettehiyyâtu lillâhi vessalevâtu vettayibât. Esselâmu aleyke eyyuhen-Nebiyyu ve rahmetullahi ve berakâtuhu. Esselâmu aleynâ ve alâ ibâdillâhis-Sâlihîn. Eşhedu en lâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne Muhammeden abduhû ve Rasuluh.

Anlamı:
Dil ile, beden ve mal ile yapılan bütün ibadetler Allah'a dır. Ey Peygamber! Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun. Selam bizim üzerimize ve Allah'ın bütün iyi kulları üzerine olsun. Şahitlik ederim ki, Allah'tan başka ilah yoktur. Yine şahitlik ederim ki, Muhammed, O'nun kulu ve Peygamberidir.

Allâhumme Salli

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ﴿﴾ كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيم ﴿﴾ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

Okunuşu:
Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ İbrahime ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd.

Anlamı:
Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine rahmet eyle; şerefini yücelt. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine rahmet ettiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Allâhumme Barik

اللَّهُمَّ بَارِكَ عَلَى مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ مُحَمَّدٍ ﴿﴾ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ إِبْرَاهِيم ﴿﴾ إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ

Okunuşu:
Allâhumme barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ barekte alâ İbrahîme ve alâ âli İbrahim. İnneke hamidun mecîd

Anlamı:
Allah'ım! Muhammed'e ve Muhammed'in ümmetine hayır ve bereket ver. İbrahim'e ve İbrahim'in ümmetine verdiğin gibi. Şüphesiz övülmeye layık yalnız sensin, şan ve şeref sahibi de sensin.

Rabbenâ âtina

رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

Okunuşu:
Rabbenâ âtina fid'dunyâ haseneten ve fil'âhirati haseneten ve kınâ azâbennâr.

Anlamı:
Allah'ım! Bize dünyada iyilik ve güzellik, ahirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azabından koru.

Rabbenâğfirlî

رَبَّنَا اغْفِرْ لِي وَلِوَالِدَيَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ

Okunuşu:
Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-Mu'minine yevme yekûmu'l hisâb.

Anlamı:
Ey bizim Rabbimiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün mü'minleri hesap gününde (herkesin sorguya çekileceği günde) bağışla

Kunut Duaları

اَللَّهُمَّ إِنَّا نَسْتَعِينُكَ وَ نَسْتَغْفِرُكَ وَ نَسْتَهْدِيكَ ﴿﴾ وَ نُؤْمِنُ بِكَ وَ نَتُوبُ اِلَيْكَ ﴿﴾ وَ نَتَوَكَّلُ عَلَيْكَ وَنُثْنِى عَلَيْك اْلخَيْرَ كُلَّهُ نَشْكُرُكَ وَ لاَ نَكْفُرُكَ ﴿﴾ وَ نَخْلَعُ وَ نَتْرُكُ مَنْ يَفْجُرُكَ

Okunuşu:
Allâhumme innâ nesteînuke ve nestağfiruke ve nestehdik. Ve nu'minu bike ve netûbu ileyk. Ve netevekkelu aleyke ve nusni aleykel-hayra kullehu neşkuruke ve lâ nekfuruke ve nahleu ve netruku men yefcuruk

Anlamı:
Allahım! Senden yardım isteriz, günahlarımızı bağışlamanı isteriz, razı olduğun şeylere hidayet etmeni isteriz. Sana inanırız, sana tevbe ederiz. Sana güveniriz. Bize verdiğin bütün nimetleri bilerek seni hayır ile överiz. Sana şükrederiz. Hiçbir nimetini inkar etmez ve onları başkasından bilmeyiz. Nimetlerini inkar eden ve sana karşı geleni bırakırız.

اَللَّهُمَّ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَ لَكَ نُصَلِّى وَ نَسْجُدُ ﴿﴾ وَ اِلَيْكَ نَسعْىَ وَ نَحْفِدُ ﴿﴾ نَرْجُو رَحْمَتَكَ وَ نَخْشَى عَذَابَك ﴿﴾ اِنَّ عَذَابَكَ بِاْلكُفَّارِ مُلْحِقٌ

Okunuşu:
Allâhumme iyyâke na'budu ve leke nusalli ve nescudu ve ileyke nes'a ve nahfidu nercû rahmeteke ve nahşâ azâbeke inne azâbeke bilkuffâri mulhık

Anlamı:
Allahım! Biz yalnız sana kulluk ederiz. Namazı yalnız senin için kılarız, ancak sana secde ederiz. Yalnız sana koşar ve sana yaklaştıracak şeyleri kazanmaya çalışırız. İbadetlerini sevinçle yaparız. Rahmetinin devamını ve çoğalmasını dileriz. Azabından korkarız, şüphesiz senin azabın kafirlere ve inançsızlara ulaşır.



Namaz Sureleri Türkçe - Arapca Okunuşu

Ayet-el Kursi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ اللَّهُ لاَ إِلَهَ إِلاَّ هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ لاَ تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الأَرْضِ مَنْ ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِنْدَهُ إِلاَّ بِإِذْنِهِ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلاَ يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِنْ عِلْمِهِ إِلاَّ بِمَا شَاءَ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاو ;َاتِ وَالأَرْضَ وَلاَ يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ﴿٢٥٥

Okunuşu:
Allâhu lâ ilâhe illâ huve-lhayyu-l kayyûm(u) lâ te/ḣużuhu sinetun velâ nevm(un) lehu mâ fî-ssemâvâti vemâ fi-l-ard(i) men że-lleżî yeşfe’u ‘indehu illâ bi-iżnih(i) ya’lemu mâ beyne eydîhim vemâ ḣalfehum velâ yuhîtûne bişey-in min ‘ilmihi illâ bimâ şâ(e) vesi’a kursiyyuhu-ssemâvâti vel-ard(a) velâ yeûduhu hifzuhumâ vehuve-l’aliyyu-l’azîm(u)


Anlamı:
O'ndan başka ilah olmayan Allah, hay ve kayyumdur (ezel ve ebedidir). O'nu uyuklama ve uyku tutmaz. Göklerde ve yerlerde olan şeyler O'nundur. İzni olmaksızın O'nun yanında şefaat eden yoktur. Halkın önünde ve arkasında olanı (istikbal ve maziyi) bilir. İnsanlar O'nun ilminden, O'nun isteğinden başkasını ihata edemezler. Kürsisi semaları ve yeri içine alır. Onların hıfzı O'nu (Cenab-ı Ecelli Ala'yı) yormaz. O, pek yüksek ve büyüktür.

Fatiha Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
١﴾ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾ اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾ مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾ اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾ اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾ صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧

Okunuşu:
Elhamdu lillâhi rabbil'alemin. Errahmânir'rahim. Mâliki yevmiddin. İyyâke na'budu ve iyyâke neste'în, İhdinessırâtel mustakîm. Sırâtellezine en'amte aleyhim ğayrilmağdûbi aleyhim ve leddâllîn.

Anlamı:
Hamd, âlemlerin Rabbi, merhametli olan, merhamet eden ve Din Günü'nün sahibi olan Allah'a mahsustur. (Allahım!) Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz. Bizi doğru yola, nimete erdirdiğin kimselerin, gazaba uğramayanların, sapmayanların yoluna eriştir.

Fil Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِاَصْحَابِ الْف۪يلِۜ ﴿١﴾ اَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ ف۪ي تَضْل۪يلٍۙ ﴿٢﴾ وَاَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْراً اَبَاب۪يلَۙ ﴿٣﴾ تَرْم۪يهِمْ بِحِجَارَةٍ مِنْ سِجّ۪يلٍۖۙ ﴿٤﴾ فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَأْكُولٍ ﴿٥

Okunuşu:
Elem tera keyfe fe'ale rabbuke biashâbilfîl. Elem yec'al keydehum fî tadlîl. Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl. Termîhim bihicâratin min siccîl. Fece'alehum ke'asfin me'kûl.

Anlamı:
(Ey Muhammed! Kâbe'yi yıkmaya gelen) Fil sahiblerine Rabbinin ne ettiğini görmedin mi? Onların düzenlerini boşa çıkarmadı mı? Onların üzerine, sert taşlar atan sürülerle kuşlar gönderdi. Sonunda onları, yenilmiş ekin gibi yaptı.

Kurayş Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
لِا۪يلَافِ قُرَيْشٍۙ ﴿١﴾ ا۪يلَافِهِمْ رِحْلَةَ الشِّتَٓاءِ وَالصَّيْفِۚ ﴿٢﴾ فَلْيَعْبُدُوا رَبَّ هٰذَا الْبَيْتِۙ ﴿٣﴾ اَلَّذ۪ٓي اَطْعَمَهُمْ مِنْ جُوعٍ وَاٰمَنَهُمْ مِنْ خَوْفٍ ﴿٤

Okunuşu:
Li'î lâfi Kurayş'in. Îlâfihim rihleteşşitâi vessayf. Felya'budû rabbe hâzelbeyt. Ellezî et'amehum min cû'in ve âmenehum min havf.

Anlamı:
Kureyş kabilesinin yaz ve kış yolculuklarında uzlaşması ve anlaşması sağlanmıştır. Öyleyse kendilerini açken doyuran ve korku içindeyken güven veren bu Kâbe'nin Rabbine kulluk etsinler.

Mâun Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَرَاَيْتَ الَّذ۪ي يُكَذِّبُ بِالدّ۪ينِۜ ﴿١﴾ فَذٰلِكَ الَّذ۪ي يَدُعُّ الْيَت۪يمَۙ ﴿٢﴾ وَلَا يَحُضُّ عَلٰى طَعَامِ الْمِسْك۪ينِۜ ﴿٣﴾ فَوَيْلٌ لِلْمُصَلّ۪ينَۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ عَنْ صَلَاتِهِمْ سَاهُونَۙ ﴿٥﴾ اَلَّذ۪ينَ هُمْ يُرَٓاؤُ۫نَۙ ﴿٦﴾ وَيَمْنَعُونَ الْمَاعُونَ ﴿٧

Okunuşu:
Era'eytellezî yukezzibu biddîn. Fezâlikellezî, yedu'ulyetîm. Ve lâ yehuddu alâ ta'âmilmiskîn. Feveylun lilmusallîn. Ellezîne hum an salâtihim sâhûn. Ellezîne hum yurâûne. Ve yemne'ûnelmâ'ûn.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) Dini yalan sayanı gördün mü? Öksüzü kakıştıran, yoksulu doyurmaya yanaşmayan kimse işte odur. Vay o namaz kılanların haline ki: Onlar kıldıkları namazdan gâfildirler. Onlar gösteriş yaparlar. Onlar basit şeyleri (ödünç) dahi vermezler.

Kevser Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِنَّٓا اَعْطَيْنَاكَ الْـكَوْثَرَۜ ﴿١﴾ فَصَلِّ لِرَبِّكَ وَانْحَرْۜ ﴿٢﴾ اِنَّ شَانِئَكَ هُوَ الْاَبْتَرُ ﴿٣

Okunuşu:
İnnâ a'taynâkelkevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke huvel'ebter.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) Doğrusu sana pek çok nimet vermişizdir. Öyleyse Rabbin için namaz kıl, kurban kes. Doğrusu adı, sanı ortadan kalkacak olan, sana kin tutan kimsedir.

Kâfirûn Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ يَٓا اَيُّهَا الْـكَافِرُونَۙ ﴿١﴾ لَٓا اَعْبُدُ مَا تَعْبُدُونَۙ ﴿٢﴾ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۚ ﴿٣﴾ وَلَٓا اَنَا۬ عَابِدٌ مَا عَبَدْتُمْۙ ﴿٤﴾ وَلَٓا اَنْتُمْ عَابِدُونَ مَٓا اَعْبُدُۜ ﴿٥﴾ لَـكُمْ د۪ينُكُمْ وَلِيَ د۪ينِ ﴿٦

Okunuşu:
Kul yâ eyyuhel kâfirûn. Lâ a'budu mâ ta'budûn. Ve lâ entum âbidûne mâ a'bud. Ve lâ ene âbidun mâ abedtum. Ve lâ entum âbidûne mâ a'bud. Lekum dînukum veliye dîn.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) De ki: Ey inkârcılar! Ben sizin taptıklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız. Ben de sizin taptığınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapmıyorsunuz. Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

Nasr Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اِذَا جَٓاءَ نَصْرُ اللّٰهِ وَالْفَتْحُۙ ﴿١﴾ وَرَاَيْتَ النَّاسَ يَدْخُلُونَ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اَفْوَاجاًۙ ﴿٢﴾ فَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ وَاسْتَغْفِرْهُۜ اِنَّهُ كَانَ تَوَّاباً ﴿٣

Okunuşu:
İzâ câe nasrullahi velfeth. Ve raeytennâse yedhulûne fî dinillâhi efvâcâ. Fesebbih bihamdi rabbike vestağfirh. İnnehû kâne tevvâbâ.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) Allah'ın yardımı ve zafer günü gelip, insanların Allah'ın dinine akın akın girdiklerini görünce, Rabbini överek tesbih et; O'ndan bağışlama dile, çünkü O, tevbeleri daima kabul edendir.

Tebbet Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
تَبَّتْ يَدَٓا اَب۪ي لَهَبٍ وَتَبَّۜ ﴿١﴾ مَٓا اَغْنٰى عَنْهُ مَالُهُ وَمَا كَسَبَۜ ﴿٢﴾ سَيَصْلٰى نَاراً ذَاتَ لَهَبٍۚ ﴿٣﴾ وَامْرَاَتُهُۜ حَمَّالَةَ الْحَطَبِۚ ﴿٤﴾ ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ ﴿٥

Okunuşu:
Tebbet yedâ ebî lehebin ve tebb. Mâ eğnâ anhu mâluhû ve mâ keseb. Seyeslâ nâren zâte leheb. Vemraetuhû hammâletelhatab. Fî cî dihâ hablun min mesed.

Anlamı:
Ebû Leheb'in elleri kurusun; kurudu da! Malı ve kazandığı kendisine fayda vermedi. Alevli ateşe yaslanacaktır. Karısı da, boynunda bir ip olduğu halde ona odun taşıyacaktır.

İhlas Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ هُوَ اللّٰهُ اَحَدٌۚ ﴿١﴾ اَللّٰهُ الصَّمَدُۚ ﴿٢﴾ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْۙ ﴿٣﴾ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُواً اَحَدٌ ﴿٤

Okunuşu:
Kul hüvellâhü ehad. Allâhussamed. Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekün lehû küfüven ehad.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) De ki: O Allah bir tektir. Allah her şeyden müstağni ve her şey O'na muhtaçtır. O doğurmamış ve doğmamıştır. Hiç bir şey O'na denk değildir.

Felak Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥

Okunuşu:
Kul e'ûzu birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) De ki: Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedçinin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım.

Nâs Sûresi

بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِۙ ﴿١﴾ مَلِكِ النَّاسِۙ ﴿٢﴾ اِلٰهِ النَّاسِۙ ﴿٣﴾ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِۙ ﴿٤﴾ اَلَّذ۪ي يُوَسْوِسُ ف۪ي صُدُورِ النَّاسِۙ ﴿٥﴾ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ ﴿٦

Okunuşu:
Kul e'ûzu birabbinnâsi. Melikinnâsi. İlâhinnâs. Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yuvesvisu fî sudûrinnâsi. Minelcinneti vennâs.

Anlamı:
(Ey Muhammed!) De ki: İnsanlardan ve cinlerden ve insanların gönüllerine vesvese veren o sinsi vesvesecinin şerrinden, insanların ilahı, insanların hükümranı ve insanların Rabbi olan Allah'a sığınırım.



2 Kasım 2016 Çarşamba

Nazar Duası - Nazar Ayeti

Nazar Ayeti

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm

Ve-in yekâdü’llezîne keferû le-yüzlikûneke bi-ebsârihim lemmâ semiu’zzikra veyekûlûne innehû le-mecnûne vemâhüve illâ zikrun li’l-‘âlemîn.



Türkçe Anlamı:

Hakîkat o küfredenler zikri işittikleri zaman az kaldı gözleriyle seni yıkacaklardı. Hâlâ da (kin ve hasedlerinden) “O mutlaka mecnundur” diyorlar. Halbuki O (Kur’ân bütün) âlemler için (mahza) şereften başka (bir şey) değildir. (Kalem s. 51-52)

Nazar Duası



Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm

Allâhümma’hrusnâ bi-‘aynike’lletî lâ-tenâmu, ve’hfaznâ bi-ra’fetike’lletî lâ-terâmu, ve’rhamnâ bi-kudretike ‘aleynâ felâ tühlik ve ente sikatünâ ve recâunâ, yâ erhame’r râhimîne ve yâ ekreme’l-ekremîne. “Allâhümme, yâ mukallibe’l-kulûb, sebbit kulûbenâ ‘alâ dînike ve tâ‘atike.” “Allâhümme’c‘al fî kalbî nûran ve fî basarî nûran ve fî sem‘î nûran ve ‘an yemînî nûran ve ‘an yesârî nûran ve fevkî nûran ve tahtî nûran ve emâmî nûran ve halfî nûran ve’c‘al lî nûran.” (Buhârî)
El-hamdü li’llâhi’llezî tevâda‘a küllü şey’in li-‘azametihî ve’l-hamdü li’llâhi’llezî zelle küllü şey’in li-‘izzetihî, ve’l-hamdü li’llâhi’llezî hada‘a küllü şey’in li-mülkihî, ve’l-hamdü li’llâhi’llezî istesleme küllü şey’in li-kudretihî

Türkçe Anlamı:

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla.
Allâh’ım! Bizi uyumayan zâtınla koru. Dâimî şefkatinle bizi muhâfaza et.
Bize kudretinle merhamet et. Bizi helâk etme! Ey merhametlilerin merhametlisi. Ey ikrâm edenlerin en keremlisi. Sen bizim güvencemiz ve umûdumuzsun. Ey kalbleri çeviren Allâh’ım! Benim kalbimi Senin dînin üzerine ve Sana itaat üzerine sâbit kıl. Allâh’ım! Kalbimde, bakışımda, dinleyişimde, sağımda, solumda, altımda, üstümde, önümde ve arkamda nûr kıl, aydınlık yap.
Bütün hamdler; her şeyin, azameti önünde eğildiği Allâh’a âittir.
Bütün hamdler; her şeyin, izzeti önünde zelîl olduğu Allâh’a âittir.
Bütün hamdler; her şeyin, saltanâtı önünde eğildiği Allâh’a âittir.
Bütün hamdler; her şeyin, kudreti önünde teslîm olduğu Allâh’a âittir.

Şifa İçin Okunacak Salevat-ı Şerife

ŞİFÂ İÇİN OKUNACAK SALEVÂT-I ŞERÎFE

Bu salevât, şifâ için faydasına inanılarak bol bol okunması tavsiye edilir. ِ



Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ, Muhammedin tıbbül kulûbi ve devâihâ ve âfiyetül ebdâni ve şifâihâ ve nûru’l ebsâri ve ziyâihâ ve ‘alâ âlihî ve sahbihî ve bârik ve sellim.

Türkçe Anlamı:

Ey Allâh’ım! Kalblerin tabîbi ve ilâcı, bedenlerin âfiyeti ve şifâsı, gözlerin nûru ve ışığı olan Hazret-i Muhammed (s.a.v.) Efendimizin, âlinin ve ashâbının üzerine salât olsun. Onları mübârek eyle ve selâmet üzere kıl

Hizb-i Emir Buhari Duası

Bismi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm

Allâhümme salli ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve sellim
Ya uddeti inde şiddeti
Veya ğavsi inde kurbeti
veya hârisî inde külli müsibetî
Veya hâfizî inde külli beliyyetî
Ve sallallâhü ‘alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ve sellem.”



Türkçe Anlamı:

“Allâh’ım! Muhammed (s.a.v.) Efendi-miz’in âline ve ashâbına salât ve selâm eyle.
Ey sıkıntı anlarımda destekçim, Ey kederli anlarımda yardımcım, Ey her musîbette gözetip kollayanım, Ey her belâ anında koruyucum; Muhammed (s.a.v.) Efendimiz’in âline ve ashâbına salât ve selâm eyle.”

Seyyidü'l İstiğfar Duası

Şeddâd bin Evs (r.a.)’den Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: Seyyidü’l istiğfar Allâhü Te‘âlâdan şu yolda mağfiret dilemektir:



Allâhümme ente Rabbî lâilâhe illâ ente halaktenî ve ene abduke ve ene alâ ahdike ve va‘dike mesteta‘tü e‘ûzü bike min şerri mâ sana‘tü ebûu leke bi-ni‘metike aleyye ve ebûu bizenbî fağfirlî feinnehû lâ yağfiru’z-zunûbe illâ ente.

Türkçe Anlamı:

“Allâh’ım! Sen Rabbimsin, İbâdete layık hiçbir ilâh yoktur, yalnız Sen varsın; beni Sen yarattın, şüphesiz ben Senin kulunum ve gücüm yettiği kadar ezelde Sana verdiğim ahd-ü va‘d üzere sâbitim. Allâh’ım! İşlediğim kusurların şerrinden Sana sığınırım. Bana ihsan buyurduğun ni‘metini Zât-ı ulûhiyyetine i‘tiraf ederim. Günâhımı da i‘tiraf ederim. Günâhımı bağışla! Çünkü günâh bağışlamak kimsenin haddi değildir. Ancak Sen bağışlarsın.

Resûl-i Ekrem (s.a.v.) Efendimiz buyurur ki: Bu seyyidü’l istiğfar duâsını her kim kalbiyle sevab ve fazîletine inanarak gündüz okursa ve akşam olmadan ölürse o kimse ehli cennet câmiasındandır. Her kim de sevab ve fazîletine inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse o kimse ehli cennet zümresindendir. (Tecrîd-i Sarîh, 12.c., 333.s.)

Tevbe ve istiğfâra devam eden kimseye Allâhü Te‘âlâ her sıkıntıdan bir kurtuluş ve her darlıktan bir genişlik verir ve ummadığı yerden kendini rızıklandırır.

“(Habîbim) Sen onların içinde olduğun halde Allâh onlara azâb edecek değildir. Ve onlar istiğfâra devam ederken (bağışlanmalarını isteyenler bulunurken) de Allâh onlara azâb edecek değildir.” (Enfâl, 33)

Şifa Ayetleri

Îkâz: Şifâ âyetleri, her seferinde altı âyetin tamâmını okumak şartı ile sabah ve akşam yedişer def‘a okunacaktır.ِ



Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Ve yeşfi sudûre kavmin mü’minîn. (Tevbe, 14)
Ve şifâun li-mâ fî’s-sudûr. (Yûnus, 57)
Yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvênuhu fîhi şifâun li’n-nâs. (Nahl, 69)
Ve nünezzilü mine’l-kur’âni mâ hüve şifâun ve rahmetün li’l-mü’minîn. (İsrâ, 82.)
Ve izâ maridtü fe-hüve yeşfîn. (Şuarâ, 80)
Kul hüve li’llezîne âmenû hüden ve şifâ’. (Fussilet, 44)

Türkçe Anlamları:

Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın adıyla.
Mü’min toplumun kalplerini ferahlatsın. (Tevbe, 14)
Gönüllerde olan dertlere, bir şifâdır. (Yûnus, 57)
Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar. Onda insanlar için bir şifâ vardır. (Nahl, 69)
Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki O, müminler için şifâ ve rahmettir. (İsrâ, 82)
Hastalandığım zaman O, bana şifâ verendir. (Şu‘arâ, 80)
Deki; O inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifâdır. (Fussilet, 44)

Sıkıntı ve Darlıkta Okunacak Dua

Hz. Sa‘d (r.a.) anlatıyor: Resûlullâh (s.a.v.) buyurdular ki; “Balığın karnında iken, Zü’n-Nûn’un (Yûnus aleyhisselâmın) yaptığı duâ şu idi


Lâilâhe illa ente sübhâneke innî küntü mine’z-zâlimîn.

Allâh’ım! Senden başka ilâh yoktur, Seni her çeşit kusurdan tenzîh ederim. Ben nefsime zulüm edenlerdenim.” Bununla duâ edip de icâbet görmeyen yoktur.
Hz. İbn-i Abbas (r.a.) anlatıyor: Hz. Peygamber (s.a.v.) üzüntü sırasında şu duâyı okurdu



Lâilâhe illâllâhü’l-azîmü’l-halîmü, Lâilâhe illallâhu rabbü’l arşi’l-azîm. Lâilâhe illâllâhü rabbü’s-semâvâti verabbü’l-‘ardı verabbü’l-‘arşi’l-kerîm.

Türkçe Anlamı:

Halîm ve Azîm olan Allâh’tan başka ilâh yoktur. Büyük Arş’ın Rabbi olan Allâh’tan başka ilâh yoktur. Kıymetli Arş’ın Rabbi, Arz’ın Rabbi, Semâvâtın Rabbi olan Allâh’tan başka ilâh yoktur. (Buhârî: Daavât 27, Müslim: Zikir 83)

Âyeti kerîmede Yûnus (a.s.)’ın duâsının kabul edilmesi, Rabbine yaptığı tesbihâtla îzâh edilmiştir. “Eğer çok tesbîh edenlerden olmasa idi, insanların tekrar dirilecekleri güne kadar balığın karnında kalacaktı.” (Saffat, 143-144)

(Ey mü’minler!) Yoksa sizden önce gelip geçmiş kavimlerin başlarına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokundu ve öylesine sarsıldılar ki Peygamber ve O’nunla beraber îman edenler nihâyet “Allâh’ın yardımı ne zaman gelecek?” dediler. İşte o zaman (onlara), şüphesiz Allâh’ın yardımı yakın (denildi). (Bakara, 214)

27 Ekim 2016 Perşembe

Kuran-ı Kerim'de Helal Lokma ve Dua Hakkında


DUALARIMIZ NEDEN KABUL OLMUYOR DİYE DÜŞÜNÜYORSANIZ YEDİKLERİNİZE VE HALİNİZE ÇEKİ DÜZEN VERİN......

Ve yine Allah şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler, size rızık olarak verilenlerin temiz olanlarından yiyiniz." (Tâhâ, 20/81)

Bu ayetleri okuduktan sonra Allah Resulü s.a.v., uzun bir yolculuğa çıkan, saçı başı karışmış, toza batmış, ellerini göğe kaldırmış, 'Ey Rabbim, ey Rabbim.' diye dua eden bir adamdan bahsetti ve şöyle dedi: "Bu kimsenin yediği haram, içtiği haram, giydiği haram, haramla beslenmiş, duası nasıl kabul olsun?



Allah insanlara rızıkların güzel ve temiz olanlarından yemeyi ve buna karşılık da şükretmeyi emretmiştir. Helâl yemek duanın ve ibadetin kabulüne sebeptir.

Haram yemek ise bunların geri çevrilmesine, kabul edilmemesine sebep olur. Allah Resulü bu çok hassas ve önemli olan noktaya şu şekilde dikkatleri çekmiştir: "Ey insanlar, şüphesiz Allah temizdir, ancak temiz olanı kabul eder.

Şüphesiz Allah, müminlere, peygamberlere emrettiği şeyleri emretmiştir. Allah şöyle buyurmuştur: Ey peygamberler, güzel rızıklardan yiyin, sâlih amel işleyin, ben sizin yaptıklarınızı bilirim." (Mü'minûn, 23/51).

ZÂRURET HÂLİ

Yukarıda zikrettiğimiz bütün bu haramlar, normal durumlar içindir. Zaruret hâlinin ise, kendisine mahsus hükümleri vardır. Zaruret hâlinden maksat, açlık ve susuzluğu giderecek, hastalığı tedavi edebilecek helâl bir nesnenin bulunmaması (gibi çok özel bir durumdur) hâlidir.

Açlık ve susuzluk:

Ölmeyecek kadar yiyip içmek her insan için farzdır. İnsan bu sayede oruç tutmaya, namaz kılmaya muvaffak olur. İnsan yiyecek ve içecek helâl bir şey bulamazsa, haram olan şeyden de ölmeyecek kadar yiyip içebilir. Bu yiyişin ve içişin ölçüsü ise, ölmeyecek, hayatını devam ettirecek miktardır. Daha fazlasını yiyip içmek helâl olmaz. Çünkü zaruretler kendi miktarlarıyla takdir olunurlar. Helâl yiyecek ve içeceklerden ise, kuvvetini artırmak için doyuncaya kadar yiyip içmek mubahtır. Şu kadar var ki, Hadis-i Şerif’te de bildirildiği üzere helâl dahi olsa, bir Müslüman’ın tıka basa yemesi doğru bulunmamış, midenin üçte birinin yiyecek, üçte birinin içecek ve üçte birinin de nefes için ayrılması tavsiye edilmiştir. .

Tedavi zarureti:

Tedavi için temiz olan ilâçları yiyip içmek, kullanmak câizdir. Peygamber Efendimiz s.a.v.: "Ey Allah'ın kulları, tedavide bulununuz. Çünkü Allah Teâlâ, hiçbir hastalık yaratmamıştır ki, onun için bir deva ve ilâç da yaratmamış olsun. Yalnız bir hastalık müstesnadır. O da ihtiyarlıktır." buyurmuştur. Âlimlerin büyük çoğunluğuna göre helâl ve temiz olmayan şeylerle tedavide bulunmak caiz değildir. Meselâ şarap ve benzeri haram şeylerle tedavide bulunmak haram kılınmıştır. Peygamber Efendimiz s.a.v. Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurmuştur: "Haram ile tedavi olmayınız, şüphesiz ki Allah sizin şifanızı size haram kıldığı şeylerde yaratmamıştır."

Peygamber Efendimiz s.a.v.'e, ilaç için şarap yapmanın hükmü sorulduğunda, "Şüphe yok ki o deva değil, bir derttir." buyurmuştur. Şu kadarı var ki, bazı âlimlere göre başka bir ilaç bulunmadığı zaman, Müslüman ve uzman bir doktorun göstereceği lüzum üzerine câiz olabilir. Ameliyat olacak hastaların bayıltılmasında zaruret olduğundan narkoz gibi uyuşturucu maddelerin kullanılmasında mahzur yoktur. Nitekim, Peygamberimiz s.a.v. erkeklere ipek giymeyi haram kıldığı halde, cild hastalığı sebebiyle Abdurrahman bin Avf ve Zübeyr bin Avvâm gibi bâzı sahabîlerin giymesine müsaade etmiştir. Haram olan bir şey'i ilâç olarak kullanmanın bazı şartları vardır:

1. Bu ilâç kullanılmadığı takdirde, insan hayatının ve sıhhatinin hakikî bir tehlike içinde olması...
2. Onun yerini tutacak helâl bir ilacın bulunmaması...
3. Bu ilâcı, dindarlığına ve ihtisasına güvenilir bir Müslüman doktorun tavsiye etmesi...

Bu üç şartın bulunması hâlinde, haram maddelerle de tedavi câiz olur. Görülen lüzum üzerine bir uzvuna ameliyat yapılacak bir kimseye aklını giderip bayıltacak bir ilâç verilmesinde de (narkoz) bir sakınca yoktur.

İÇECEKLER

İnsanı öldüren veya aklını gideren, vücudu zehirleyen veya herhangi bir şekilde sağlığa zararlı olan şeyleri yemek, içmek haramdır. Bu itibarla İslâmiyet, sarhoşluk veren her çeşit içkiyi haram kılmış, içilmesini yasaklamıştır. Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyrulur: "Ey iman edenler! Şarap, kumar, putlara kurban kesilen sunaklar, fal okları, şeytana ait murdar işlerden başka bir şey değildir. Bunlardan geri durun ki felah bulasınız. Şarap ve kumarla şeytanın yapmak istediği tek şey, sizin aranıza düşmanlık ve kin salmak, sizi Allah'ı zikretmekten ve namazdan alıkoymaktır. Artık bu habis şeylerden vazgeçtiniz değil mi?" (el-Mâide, 90-91).

Bu konuda peygamber Efendimiz s.a.v. şöyle buyurmuştur;"Her sarhoşluk veren şey haramdır. Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır"

İslâm dininin emir ve yasakları temelde beş esası korumaya yöneliktir. "Zaruriyat" da denilen bu esaslar şunlardır: Din, can, nesil, akıl ve mal. Aslında dünyadaki bütün hukuk sistemlerinde bu değerler birer esas olarak korunmaya alınmıştır. Dolayısıyla bunlar herkesin korumakla mükellef, yani yükümlü olduğu temel esaslardır.

İçki içmek İslâm'da yasak olduğu gibi, önceki semavî dinlerde de bu konuda bazı yasaklar getirilmiştir.

Sarhoşluk veren maddeler, neslin, nefsin, aklın, malın, dinin zararınadır. Bu itibarla, haram kılınan bu maddelerden uzak durmak insanın birçok açıdan yararınadır.

İçkinin akıl, beden ve ruh sağlığına zararlı olduğu, aile ve toplumda derin yaralar açtığı hususunda tıp doktorları, psikologlar ve sosyologlar dâhil herkes görüş birliğindedir. Alkolün, insanın ruhî ve bedenî çöküşüne, giderek toplumdan uzaklaşıp içine kapalı, hastalıklı ve problemli bir kişi oluşuna, ileri yaşlarda bunaklığa ve düşkünlüğe yol açtığı; başta ailenin dağılması, cinayetler, trafik kazaları olmak üzere birçok toplumsal problemin önemli sebepleri arasında olduğu herkes tarafından bilinmektedir.

Yukarıda mealen verdiğimiz âyetlerde, içki ve kumar yasağının hikmetleri apaçık belirtilmiştir. İçkinin insan sağlığına zararları üzerinde, başta tıp olmak üzere değişik ilim dalları ittifak hâlindedir. Yapılan istatistikler ortaya çok vahim sonuçlar koymaktadır. Bazı ülkeler bu yüzden içki ile devletçe mücadele etme yoluna bile gitmektedirler.

Sarhoşluk veren her şey içkidir ve haramdır. Azı veya çoğu sarhoşluk veren her çeşit içki, hangi maddeden yapılmış olursa olsun, âyette geçen hamr mefhumuna dâhildir ve haramdır. (Buna göre bira ve benzeri şeyler de haramdır). Bal, darı, arpa ve benzeri maddelerin mayalandırılmasından elde edilen içkiler de haramdır. Hadiste geçtiği üzere, çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır.

Sarhoşluk veren içkilerin, zamanla alışkanlık ve bağışıklık sağladığı, az içenin giderek bağımlı hale geldiği, zamanla vücudun daha fazlasını istediği bilimsel bir gerçektir. Bu sebeple içkiyi önlemenin en kesin yolu, azını çoğunu, hepsini yasaklamaktır. İşte bu ve daha birçok zararlarından dolayı İslâm, çoğu sarhoşluk veren nesnelerin azını içmeyi de haram kılmıştır.



UYUŞTURUCU MADDELER

Esrar, afyon, eroin, kokain, morfin, L.S.D. gibi bütün uyuşturucu maddeler haramdır. Kur'ân-ı Kerim'deki içki yasağı (Maide, 5/90) sarhoşluk veren, insanın aklî ve ruhî dengesini bozan bütün katı ve sıvı maddeleri kapsar. Hadislerde de her sarhoşluk veren şeyin haram olduğu bildirilmiştir. Şu halde haram hükmünün illeti olan sarhoş etme, uyuşturma özelliğini taşıyan maddeler için de geçerlidir ve onları kullanmak da haramdır.

Modern tıp, psikoloji ve toplum bilimleri, esrar, afyon, eroin, kokain gibi uyuşturucu maddelerin insan sağlığı ve toplum düzeni için içkiden daha zararlı ve tehlikeli olduğunda birleşmektedirler.

Bu bakımdan uyuşturucu kullanmak tıpkı içki kullanmak gibidir. İslâm âlimleri, uyuşturucu maddelerin haram olduğu hususunda ittifak etmişlerdir.

Zina

Allah, yeryüzünde canlı varlıkların nesillerinin devamını üreme faaliyetine, bunu da, erkek ve dişi olmak üzere iki farklı cinsin beraberliğine bağlamıştır. İnsanları da kadın ve erkek olmak üzere iki ayrı cinste birbirini tamamlayan bir çift olarak yaratmıştır. Erkek ve kadının beraberliği ile Allah, insan neslini üretmektedir. "O gökleri ve yeri yoktan yaratandır. Size kendi nefislerinizden eşler yarattığı gibi davarlara da eşler yarattı. O, bu düzen içinde sizi üretiyor. Onun benzeri hiçbir şey yoktur. O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir." (Şura, 42/11)

Neslin üremesinden maksat, Allah ve Resulü'nün hoşnutluğunu kazanacak, hayırlı insanların yetişmesidir. Bu gayenin gerçekleşmesi için cismanî zevkler bir prim ve avans olarak insanın mahiyetine konulmuştur. İslâm Dini, fıtrî olan cinsi arzuların tatminini, fert ve toplumun huzurunu, sağlam ve sağlıklı gelişimini hedef alan düzenlemeler getirmiştir. Aksi takdirde başıboş ve sorumsuz cinsel hayat nesillerin bozulmasına, insanlar arasındaki gerçek sevgi ve rahmet duygularının yok olmasına, düşmanlık ve kavgaların çoğalmasına, ruhî ve bedenî birçok hastalığın yayılmasına yol açmaktadır.

Zina büyük günahlardandır. İslâm'da (Nur, 24/2) ve önceki bütün semâvî dinlerde haram ve çok çirkin bir fiil olarak kabul edilmiş ve çok ağır cezalar öngörülmüştür. (Kitab-ı Mukaddes, Tesniye, 22;22, Levililer, 20;10 İncil, Matta, 5;27-30)

İslâm, Müslümanların iffet ve namuslarını korumalarını emretmiş, (Nur, 24/32, 33) kadın ve erkeğin nikâh akdine dayalı beraberliği dışında, serbest ilişki ve birleşmelere izin vermemiştir. Kadın erkek beraberliğinde esas olan, iffet ve namusun korunmasıdır ve bunun en uygun yolu da evlenmedir.

Aile, kutsal bir müessesedir. Kutsiyetin en belirgin çizgisi de nikâhtır. Belli prensipler çerçevesinde, meşrû bir akitle çiftlerin bir araya gelmesine nikâh denir ki; bu, hedefi, gayesi belli bir anlaşmadır. Allah, nikâh prensipleri için olmayan bir araya gelmelere " sifah" ve " zina" nazarıyla bakar. (Nisa, 4/24)

Kur'ân, evlenme imkânı bulamayanların Allah'ın lütfu ile onların ihtiyaçlarını giderinceye kadar iffetli kalmaya çalışmalarını emretmiştir. (Nur, 24/33) Peygamber Efendimiz s.a.v. gençleri evlenmeye teşvik etmiş, bunun insanı günahtan koruyacağını bildirmiş, evlenmek için imkân bulamayanlara da oruç tutmayı ve iffetlerini bu şekilde korumaya çalışmalarını tavsiye etmiştir. Kur'ân da, eşlerin her biri diğerinin iffetini koruma sebebi olduğu ifade edilmiştir: "..... Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz..." (Bakara, 2/187)

Zina ve fuhşun her çeşidi İslâm dininde ahlâka ve insanî değerlere aykırı, kötü çirkinliği apaçık meydanda olan bir davranış, bir yol ve hayâsızlık olarak nitelendirilmiş ve yasaklanmıştır. (Enam, 6/151; Araf, 7/133) Hatta zinaya ve fuhşiyata götüren yollara yaklaşılmayıp uzak durulması emredilmiştir: "Sakın zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir hayâsızlıktır, çok kötü bir yoldur." (İsrâ, 17/32) "Kötülüklerin, fuhşiyatın açığına da gizlisine de yaklaşmayın." (Enam, 6/151)

Ayette geçen " fuhşiyat" (fevahiş) çirkinliği meydanda olan her türlü kötü davranışı kapsar. Kur'ân-ı Kerim; zina, eşcinsellik, edep yerlerini açma, üvey anne ile evlenme gibi davranışları, fuhşiyattan saymıştır.

Kitab-ı Mukaddes'te de zina yasaklanmakla kalmamış, zinaya götüren yollardan uzak durulması şu şekilde ifade edilmiştir: "Zina etmeyeceksin, dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur. Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir azasının yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir bir azasının yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir. (Matta, 5;27-30; Markos, Romalılar, 13;9)

Böyle bir günaha müptela bir insan, vazgeçerek çok iffetli bir insan olabilir. Bu hususla ilgili olarak Asr-ı Saadet’ten çok çarpıcı bir misal vermek istiyoruz; Allah Resulü'nün huzuruna bir genç gelir ve: "Ya Resülullah, zina için bana izin ver, çünkü tahammül etmem mümkün değil" der. Orada bulunanların reaksiyonu çeşitli olur. Kimisi ağzını kapamak ister ve "Resülullah'a karşı böyle terbiyesizce konuşma!" imasında bulunur, kimisi eteklerinden tutup çeker. Kimisi de suratına bir tokat vurmak niyetindedir. Ama, bütün bu olumsuz davranışlara sadece şanı yüce Nebi, şefkat Peygamberi ve merhamet âbidesi, susar; onu dinler, sonra da yanına çağırır, dizlerinin dibine alarak oturtur ve bu insana sorar:

“Böyle bir şeyin senin ananla yapılmasını ister miydin?”

Anam babam Sana feda olsun Ey Allah'ın Rasûlü, istemezdim.

“Hiçbir insan da, anasına böyle bir şey yapılmasını istemez! Senin bir kızın olsaydı, ona böyle bir şey yapılmasını ister miydin?”

Canım Sana feda olsun Ya Resülullah, istemezdim.

“Hiçbir insan da, kızı için böyle bir şey yapılmasını istemez! Halanla veya teyzenle böyle bir şey yapılmasını ister miydin?”

Hayır, Ya Resülullah, istemezdim!

“Kız kardeşinle ister miydin bir başkası onunla zina etsin?”

Hayır, hayır, istemezdim!

Ve son söz:

Hiç kimse de, halasıyla, teyzesiyle ve kız kardeşiyle zina edilmesini istemez.

Allah Resulü görüldüğü üzere gencin akıl ve mantığına hitap ederek bu günahın ne kadar çirkin olduğuna, ondan uzak durulması gerektiğine ikna etmiş ve sonunda elini bu gencin göğsüne koyarak şöyle dua etmişti: "Allah'ım bunun günahını bağışla, kalbini temizle ve namusunu muhafaza buyur."


Muaz (RA)’ın rivayetine göre Peygamberimiz (SAV) şöyle buyuruyor: “Kıyamet günü dört şeyden sual olunasıya kadar Âdemoğlunun iki ayağı bir yere ayrılamaz: Ömrünü nerede yok ettiğinden, gençliğini nerede çürüttüğünden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından, ilmiyle ne amel yaptığından.”

     Allah, helalden yiyip-içmede yardımcımız olsun. Bizi bize, bizi nefsimizin eline bırakmasın. Bizleri sözün yalanından, malın haramından ve şeytanın teşvikine kapılmaktan muhafaza buyursun.

25 Ekim 2016 Salı

Salaten Tüncina Duası Türkçe Arapca Okunuşu

Bir hadiste Peygamberimiz(a.s.m) şöyle buyurmuştur:

 “Biriniz namazı kıldıktan sonra, Allah’a hamdu sena etsin, sonra Peygamber’e salavat getirsin, ondan sonra dilediği dualar yapsın.”

(Ebu Davud, Nesaî ve Tirmizî. bk. Neylu’l-Evtar, 2/577)

Saleten Tüncina Duası Arapça Okunuşu

"Allâhumme salli alâ Seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli Seyyidina Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min-cemî'il-ehvâli vel âfat. Ve takdî lenâ bihâ cemîal hâcât ve tutahhirunâ bihâ min-cemîi's-seyyiât ve terfe'unâ bihâ ındeke a'lâ'd-deracât ve tubelliğunâ bihâ aksâ'l-ğayât min cemiîl-hayrâti fî'l-hayâti ve ba'del-memât birahmetike Yâ erhame'r-rahimîn. Hasbunellahu ve ni'mel vekîl, ni'mel mevlâ ve ni'me'n-nasîr. Ğufraneke rabbenâ ve ileyke'l-masîr."

Saleten Tüncina Duası Türkçe Okunuşu

"Allah'ım! Efendimiz Muhammed'e (asm) ve onun Ehl-i beytine salât eyle. Bu salâvat o derece değerli olsun ki: Onun hürmetine bizi bütün korku ve belalardan kurtarırsın. Bizim ihtiyaçlarımızı o salâvat hürmetine yerine getirirsin, bizi bütün günahlardan bu salâvat hürmetine temizlersin, o salâvat hürmetine bizi derecelerin en üstüne yüceltirsin, o salâvat hürmetine hayatta ve öldükten sonra düşünülebilecek bütün hayırlar konusunda gayelerin en sonuna kadar ulaştırırsın. Ey merhametlilerin merhametlisi, bize bunları merhametinle nasip eyle. Allah Tealâ bize kafidir ve ne iyi bir dost, ne iyi bir vekildir. Ey Rabbimiz, senin mağfiretini dileriz, dönüş yalnız sanadır."


22 Ekim 2016 Cumartesi

Telbiye Duası Türkçe Arapca Okunuşu

Telbiye Duası nedir? 

Sözlükte "birine, `buyur, emrine amadeyim' diye cevap vermek" anlamına gelen telbiye, dinî bir kavram olarak, ihramın iki rüknünden biridir. Diğer bir deyişle, Telbiye, ibadet sırasında okunan duadır. Bu nedenle hac ibadetine başlamadan
önce ihrama girerken bu duanın okunması zorunludur.

Telbiye Duası

Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne'l-hamde ve'n-ni'mete leke ve'l-mülk lâ şerîke lek

Telbiye Duası Anlamı
Allah'ım, davetine isteyerek uydum, emrine amadeyim. Senin eşin ve ortağın yoktur. Sana yöneldim, hamd senin, nimet senin, mülk de senindir. Eşin ve ortağın yoktur.

İhrama girerken bir defa telbiye söylemek farzdır. Bunun dışında erkeklerin ihramda bulunduğu müddetçe yüksek sesle telbiye okumaları sünnettir. Kadınlar ise telbiyede seslerini fazla yükseltmezler.

Telbiye Duasının Hikmeti

Sevgili Peygamberimizin torunlarından olan Hasan, Hüseyin ve Zeynelabidin Efendilerimiz (r.a.) bu sözleri söylerken, renkleri sararır, vücutları terler ve zorluk çekerlermiş.

"Buyur ey Rabbim" derken, "hayır" cevabını alıverirsek, halimiz nice olur, diye endişelenirler, bu korku onların belini bükermiş!

Çünkü telbiye Allah ile kul arasında bir sırdır.

Hac ve umre için mukaddes topraklara ayak basan Müslümanlar, belirli yerlerde ihrama girerler. Bu yerlere mikat mahalli denir.

Telbiye mikat mahallinde ihrama girmekle başlar ve büyük şeytanı taşlayana kadar devam eder.

Rasulullah Efendimiz (s.a.v.) telbiyesini bitirince, Allah'ın rızasını ve affını talep eder, azabından Allah'ın rahmetine sığınırdı.

Fahri Kainat Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur;

"Bir Müslüman telbiye getirdiğinde, onun sağında solunda bulunan her ağaç, taş, toprak her ne varsa onlar da mutlaka telbiyeye katılırlar."

"Allah, meleklerine karşı şu üç sesle övünür; Ezan, tekbir ve telbiye. Tehlil, tekbir ve telbiye getiren hiç kimse yoktur ki Cennetle müjdelenmesin."


Lebbeyk Duası Türkçe Arapça Okunuşu

Lebbeyk Duası, "Bir zamanlar İbrahim'e Beytullah'ın yerini hazırlamış ve (ona şöyle demiştik); Bana hiçbir şeyi eş tutma, tavaf edenler, ayakta ibadet edenler, rüku ve secdeye varanlar için evimi temiz tut."

"İnsanlar arasında haccı ilan et ki; gerek yaya olarak, gerekse nice uzak yoldan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler."

Bu Allah'ın evine davetiydi, hiç mümkün mü ki; akıl sahibi bir insan bu davete icabet etmesin, hiç mümkün mü ki; akıl sahibi bir insan bu davete icabet etmekte tereddüt etsin.

Ve bugün Hz. İbrahim'in davetine üç milyondan fazla insan cevap verdi. Cenab-ı Hakk Hz. İbrahim'in davetini yerle gök arasına duyurdu. Bu böyle bir davetti ki, insanlar bu davete icabet etmek, adına her şeylerini veriyorlardı. Asırlardır bu davete cevap vermek için sayısız insan anasından, babasından, evladından hatta canından vazgeçmek pahasına da olsa bu kutsal davete hiç düşünmeden "Lebbeyk" diyorlardı. "Lebbeyk Allahümme Lebbeyk, buyur Allah'ım buyur".

Lebbeyk Duası Arapça Okunuşu

"Bismillahirrahmanirrahim"

Lebbeyk Allahümme lebbeyk.
Lebbeyk la şerike leke lebbeyk.
İnne'l-hamde ve'inni'mete leke
Ve'l-mülk, la şerike leke.
Lebbeyk Duası Anlamı

Lebbeyk Anlamı

"Allah'ım! Davetine uydum. Emrine boyun eğdim. Senin hiçbir ortağın yoktur. Davetine icabet ederek huzuruna geldim. Hamd sana mahsustur. Nimet ve mülk senindir. Senin hiçbir ortağın yoktur."

Rivayete Göre, Hadis-i Şerif'te şöyle buyurulmuştur; "Hz. İbrahim, bu emir üzerine bir an duraklamış ve "Ya Rabbi, şu ıssız, sessiz, kimsesiz, ot bitmez, kervan geçmez çölde beni kim duyar, kim benim davetime icabet eder?" deyivermişti.

Lebbeyk Duası

Mekke'nin siyah taşlarının, dik ve keskin kayalarının ortasında kurbanlık oğlundan başka kimsesi olmayan Halil'in sesini kim duyacak, o sese kim "lebbeyk" diyecekti?

Fakat, Kimsesizler Kimsesi ona, "Sen seslen, Ey İbrahim!" buyur-muştu ve İbrahim bütün insanlığı hacca davet etmişti.

Hac bir vuslattır, Hz. İbrahim aleyhisselam'ın zamanına, Allah Resulü'nün yaşadığı mekana, sahabe-i kiramın sevdasına...

Yüreğinde bu sevdayı taşıyanlarda her sene, ayrı bir heyecan belirir, vakit yaklaştığında...

Binler, yüz binler dökülür yollara ve vadilere, akan seller misali...Rengarenk bir insan manzarası dolar o kutsal iklime... Dünyanın dört bir tarafından akın  akın gelen milyonlarca Müslümanın her birinin ağzından ilahi rahmete vesile yakarışlar duyulur, Lebbeyk diye...

Yer ve gök inlemektedir...

"Lebbeyk..." sesleriyle..

Bugün de bu çağrıya uyan, hasret ve hicranla yollara dökülen müminler, "Lebbeyk..." diyorlar...

"Lebbeyk..."

"Emret ya Rabbi, buyur ya Rabbi!...Çağırdın, biz de geliyoruz ya Rabbi!...Davetine sözümüz ve özümüzle geliyoruz, buyur Allah'ım. Ey ortak ve benzeri olmaktan münezzeh Rabbimiz! Hamd Senin, minnet Senin ve mülk de Senin. Sen teksin, eşsizsin, emsalsizsin, buyur ya Rabbi!"

Lebbeyk...hac esnasında ihrama girildiği andan itibaren bayramın birinci günü (Zilhicce'nin 10.günü) Cemre-i Akabe'de ilk taşın atılmasına değin yüksek sesle okunan, ilahi ve kudsi olan mana yüklü davete iştirak...

İşte  hac duyurusu kendine ulaşmış ve buna cevap vermiş müminler...Öyleyse yükseltin sesinizi "Lebbeyk..."diye...


1 Ekim 2016 Cumartesi

Salat-ı Tefriciye Duası Türkçe Okunuşu ve Arapça Okunuşu


Salat-ı Tefriciye Duası Türkçe Okunuşu

Allâhümme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ Muhammedinillezi tenhallü bihil’ükadü, ve tenfericü bihil’kürabü, ve tükdâ bihil’havâicü, ve tünâlü bihir’regâibü, ve hüsnül’havâtimi, ve yüsteskal’ğamâmü bivechihil’ kerimi, ve alâ âlihi ve sahbihî fi külli lemhatin ve nefesin biaded-i külli mâ’lûmin lek.

Salat-ı Tefriciye Duası Arapça Okunuşu

"Allâh’ım, kendisi hürmetine düğümler çözülen, gamlar-kederler açılan, ihtiyaçlar giderilen, isteklere, hüsn-ü hâtimelere güzel âkibetlere nâil olunan, kerem (cömertlik) sahibi yüzü-suyu hürmetine bulutların sulandığı, Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e ve onun âl ve ashâbına; her bakış ve her nefeste ve zâtinca mâlum olanların sayısınca, kâmil bir rahmet ve tam bir selâmet ihsan eyle."Bu fazilettendir ki, salavât okuyan kimsenin bütün işleri Allah tarafından kolaylaştırılır. İşleri düzgün yolunda gider. Gönül sıkıntısı olmaz. Gamı, kederi, sıkıntıları kendiliğinden kalkar. Geçim darlığı çekenlerin rızkı bollaşır, kazancına bereket gelir, geçim darlığı çekmez. Bütün duâları kabuldur. Her istek ve dileği yerine gelir. Ümid ve muradı hasıl olur.

Salat-ı Tefriciye Fazileti

İmamı Kurtubî Hazretleri şöyle buyurmuş: “Bir kimse, çok önemli bir işinin veya önemli bir dileğinin gerçekleşmesini, ya da üzerinde devam edip duran büyük bir belanın üzerinden çekilip gitmesi (kalkması) için “Salât-i Tefriciye”yi (4444) defa okuyup, bu mübarek Salâtü Selâm ile Yüce Peygamberimizi vesile edinse, hiç şüphe ve tereddüt yoktur ki, Yüce Allah, o kulunun istek ve muradının olması için hayırlı bir sebeb yaratır ve ona muradını verir.”

Bu salavât, 3,5,7,11,21 veya 41 kere okunabilir. Herkes vaktine göre az veya çok okuyabilir. isteyen 3 kere… isteyen 41 kere okur. Fazileti, sevabı buna göredir.

Çok önemli işlerin gerçekleşmesi için bu salavât (4444) defa okunur. Gelecek musibetlerden (belâ ve kazalardan) korunmak ve kurtulmak için de (4444) defa okunur. Altından kalkamadığın musibetlerin gitmesi için de aynı şekilde okunur.



13 Eylül 2016 Salı

Teşrik Tekbirleri ve Kurban Duası


Kurban bayramının birinci gününe yevm-i nahir, diğer üç gününe ise eyyâm-ı teşrik denir. Bayramdan evvelki güne ise yevm-i arefe (arefe günü) denir ki Zilhicce`nin 9. günü olmaktadır. Ramazan bayramında arefe yoktur.

Arefe gününün sabah namazından itibaren bayramın 4. günü ikindi namazına kadar 23 vakit farz namazını müteâkip birer defa

اَللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ لاا اِلهَ اِلاَّ اللّه وَاللّهُ اَكْبَرُ اَللّهُ اَكْبَرُ وَلِلّهِ الْحَمْدُ

Allahü Ekber Allâhü Ekber Lâ ilâhe İllâllahü Vallâhü Ekber, Allâhü Ekber ve Lillâhi`l-Hamd şeklinde tekbir alınır. Bunlara teşrik tekbirleri denir.

Teşrik tekbirleri fakîhlerin çoğuna göre, namaz kılmakla mükellef herkes için vâcibtir. Sünnettir diyenler de vardır.

Teşrik tekbirleri günlerinde namazı kazaya kalan bir kimse, bu namazları yine teşrik günlerinde kılarsa tekbirleri de kaza eder. Teşrik günlerinden sonra kıldığında ise, teşrik tekbirlerinin kazâsı gerekmez.

Kadınlar teşrik tekbirlerini gizli olarak getirirler.


Teşrik Tekbirinin Arapçasının Türkçe Okunuşu Söylenişi ve anlamı meali şu şekildedir;

 "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illâllahu vallahu ekber, Allahu ekber velillâhi'l-hamd"

Anlamı: teşrik tekbirinin anlamını daha iyi anlamak için aşağıdaki teşrik tekbirinin ortaya çıkışı kıssasını okumanızı tavsiye ederim.

Teşrik tekbirinin Türkçe meali: "Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Allah'tan başka ilâh yoktur. O Allah herşeyden yücedir, Allah herşeyden yücedir. Hamd Allah'a mahsustur" şeklindedir

Teşrik tekbirlerini getirmek vaciptir.

Erkek, kadın, misafir, mukîm, her mükellefe vaciptir.

Arefe gününün sabahının farz namazını kılımıyla başlar, Kurban bayramının dördüncü günü ikindi namazı farzının kılımıyla biter.

Toplam 23 vakit farz namaz arkasından teşrik tekbirleri getirmek herkese vaciptir.

Tekbirler farz namazın selamına bitişik olarak bir defa söylenerek yerine getirilir.

Teşrik günlerinde namazı kazaya kalanlar, tekbirleride kaza eder.

Teşrik günleri dışında kazaya kalan namaz kılınırsa tekbirler getirilmez.

Kadınlar bu tekbirleri gizli olarak getirirler.

Kurban Duâsı:Kurban usulüne uygun olarak kesmek için dikkat gösterilir. Bunun için kurban, kesileceği yere sürüklenmeksizin, zahmet vermeden getirilir, yol yanı yere getirilecek şekilde kıbleye karşı yatırılır. Kesecek olan kimse önce şu duâyı okur:

“İnni veccehtu vechiye lillezî fetara’s-semâvâti ve’l-arda hanîfen vemâ ene minel-müşrikîn.”
“Muhakkak ben, dinime tam bağlanarak, o yeri ve gökleri yaratan Allah’a yöneldim. Ben müşriklerden değilim.” (En’am Sûresi, 79)

Kurban kesim işi bitince gidilir, iki rek’at şükür namazı kılınır, Allah’a hamd ve şükürde bulunulur. Peygamberimiz, kurbanı kestikten sonra iki rekat namaz kılınız, arkasından da Allah’dan ne dileğiniz varsa isteyiniz, buyurmuştur. Bu sebeple namaz kılındıktan sonra ayetten alınan şu cümlelerle duâ edip namazdan kalkılır.

“İnne salâti ve nusukî ve mahyâye ve memâtî lillâhi Rabbi’l-âlemîn.”

“Şüphesiz benim namazım da, kurbanım da, dirilmem de, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan, alemlerin Rabbi olan Allah’ındır.”


Kaynak:
1) Açıklamalı, Muamelatlı, En Geniş İslam İlmihali, Ali Fikri Yavuz, İstanbul Eski Müftüsü, Çile Yayınevi, 1977…2) İlmihal 1, İman ve İbadetler, Türk Diyanet Vakfı, 1999


8 Eylül 2016 Perşembe

Sekine Duası ve Fazileti ve Türkçe Okunuşu


1- Niyet [ne için ve ne maksatla okunduğuna niyet etmek]
2- İstiğfar [7 defa]
3- Salavat-ı Şerife [ 7 defa]
4- Allah-u Ekber [10 defa]
5- Altı Esma her ayetle beraber okunacak.[19 defa] yani besmele çekilir sonra
[FERDÜN, HAYYUN, KAYYUMUN, HAKEMUN, ADLUN, KUDDÛSUN.] denir ve 1. ayet okunur bu sırayla 19 defa tekrarlanır.sonra tekrar besmele ,6 esma ve 2. ayet okunur.19 ayet bitene değin aynı şekilde okunur.

Sekine Duasi Arapça Okunuşu

6 esma:FERDÜN, HAYYUN, KAYYUMUN, HAKEMUN, ADLUN, KUDDÛSUN."

1.Ayet: Seyec ‘alullahu ba’de ‘usru-y yusra”
2.Ayet:Anetil vucuhü lil hayyil kayyum
3.Ayet:Ve innallahe biküm lera ufün rahimu
4.Ayet:İnnallahe kane tevvaben rahime
5.Ayet:innallahe kane gafuran rahime
6.Ayet:fe innallahe kane afüvven kadira
7.Ayet:innallahe kane semian besira
8.Ayet:innallahe kane alimen hakime
9.Ayet:innallahe kane aleyküm rakibe
10.Ayet:İnnâ fetâhnaleke fethan mübiyna
11.Ayet:ve yen surakellahu nesran azize
12.Ayet:İnne hızballahi humül gâlibûn
13.Ayet:innallahe huvel kaviyyül aziz
14.Ayet:innallahe huvel ganiyyül hamid
15.Ayet:Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ HU
16.ayet:Hasbünallâhu veni'mel vekîl
17.ayet:la yeh zünühümül fezeul ekber
18.ayet:iyyake na'budü ve iyyake nestain
19.Ayet:velhamdü lillahi rabbil alemin

Sekine Duasi Türkçe Meali 

1. Güç işlerin kolay olması niyetiyle [ Talak-7]
2. Cebbarları zelil kılmak, her istek için [Taha-111]
3. Katı gönülleri yumuşatmak,düşmanların gönüllerine rikkat,kalplerine acıma hissi vermek için[Hadid-9]
4. Tevbe kabulü ve mağfiret istemek [ Nisa-16]
5. Tevbe kabulü ve mağfiret talebi [Nisa-23-106]
6. Ehl-i kudretten af talebi için [Nisa-149]
7. Duanın kabulü niyetiyle[ Nisa-58]
8. Ehl-ilim olmak ve ulum-u Rabbaniye’ye vakıf olmak [ Nisa-11]
9. Düşmanların hile ve aldatmalarından emin olmak için [Nisa-1]
10. Düşmanlara galebe, rızıkta genişlik, huzur ve saadet kapılarının açılması [ Fetih-1]
11. Düşmanlara galebe, rızıkta genişlik, huzur ve saadet kapılarının açılması [ Fetih-3]
12. Düşmanlara galebe, rızıkta genişlik, huzur ve saadet kapılarının açılması [ Maide-56]
13. Düşmanlara galebe, rızıkta genişlik, huzur ve saadet kapılarının açılması [ Hud-66]
14. Cenab-ı Hak’tan gına[zenginlik] ve rızıkta genişlik[Lokman-26]
15. Düşmanların hilesinden emin olmak için [Tevbe-129]
16. Düşmanların hilesinden emin olmak için [Al-i İmran-173]
17. Def’i gam[keder ve hüznün gitmesi] için[Enbiya-103]
18. Hüzünden kurtulmak için [Fatiha-5]
19. Allah’ın verdiği nimetlere ve şükre muvaffak olmak için[Fatiha-2- Enam-45]




Okuma şekli şöyle tavsiye edilir.

Niyet( ne için ve ne maksatla okunduğuna niyet etmek)
 İstiğfar (7 DEFA)( Estağfirullahel azıym)
Salavat-ı Şerife ( 7 DEFA)( Allaümme salli ala seyyidine Muhammed ve ala ali seyyidina Muhammed)
 Allahu Ekber (7 veya 10 Allahü Ekber)
Altı Esma her ayetle beraber okunacak.(19 DEFA)
Her okumada  besmele çekilir sonra FERDÜN, HAYYUN, KAYYUMUN, HAKEMUN, ADLUN, KUDDÛSUN.”denir ve 1. ayet okunur bu sırayla 19 kere okunur.
Sonra tekrar besmele ,6 esma ve 2. ayet okunur.19 ayet bitene değin aynı şekilde okunur.

Bismillâhirrahmânirrahim
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Seyec'alullâhu bağde usriy-yusrâ.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Ve anetil vucûhu lil hayyil kayyûm.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Ve innallâhe biküm leraûfur-rahim.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnallâhe kêne tevvêber-rahîmê.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnallâhe kêne ğafurar-rahimê.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Fe innâllahe kêne afüvven kadîrâ.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
innallâhe kêne semiam-basîrâ.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnallâhe kêne alîmen hakîmê.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnallâhe kêne aleyküm ragîbê.

Bismillâhirrahmânirrahîm
Ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnê fetâhnê leke fetham-mübînê.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Ve yen surakellâhu nasran azîzê.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnê hızballâhi hümül ğâlibûn.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnallâhe hüvel kaviyyül azîz.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İnnallâhe hüvel ğaniyyül hamîd.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ Hû.

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Hasbünallâhu veniğmel vekîl

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Lê yehzünühümül fezeul ekber

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
İyyâke nağbudü ve iyyâke nestaîn

Bismillâhirrahmânirrahîm
ferdün hayyun kayyumun hakemun adlun kuddusun
Velhamdü lillêhi rabbil âlemîn


30 Haziran 2016 Perşembe

Celcelutiye Duası (Celcelutiye Kasidesi - Celcelutiye Duası Nedir)

Celcelutiye duası

"Bede'tü bibismillehi ruhi bihi nehtedet. İle keşfi esrarin bibatinihi intavet.

Ve salleyte fişşani ala hayrü halkihi. Muhammedin men zahaddalalete velğalet.

İlahi lekad aksemtü biismike daiyen. Biacin ehvecin celcelutin helhelet.

Seeltüke bil ismil azami gadruhü. Ve yessir umri ye elihi bisalmehet.

Ve ye hayyü ye gayyumu ed'üke racian. Bievin eyucin celceliyyütin helhelet.

Bisamsamin tamtamin ve ye hayra bezi hin. Bimihrasi mihrasi mihrasin bihin neru uhdimet.

Biacin ehucin ya ilahi muhevvicin. Ve ya celcelutin bil icabeti helhelet.

Lituhyi hayatel kalbi min denesin bihi. Bigayyumin gamessiru fihi ve eşragat.

Aleyye ziyaun minbeverigi nurihi. Feleha ale veçhi senaün ve ebragat.

Ve subbe ale kalbi şeabibu rahmetin. Bihikmeti mevlanel kerimi feentagat

Ehatat bihil enveru min külli canibin. Ve heybetü mevlenel azimi bina alet.

Fe Sübhaneke'llahümme ye hayra bariin. Ve ye hayra hallagin ve ekramel men beat.

Febelliğini gasdi ve külle meraribi. Bihaggi hurüfin bilhicai tecemmeat.

Bisırrı hurüfin üdiat fi azimeti. Binüri nüri senail ismi verrühi gad alet.

Efizli min'el envari ya Rabbi feyzuhü. Bissirri ve ahya meyyiti kalbi bisalsalat.

Ele ve elbisenni heybeten ve celaleten. Ve küffe yedel a'dai anni bi ğalmehet.

Ele ve ahcübenni min adüvvin ve hasidin. Bi hakkı şemahın eşmehın sellemet semet.

Bi nüri celalin bazihın ve şerantahın. Bi kuddüsin berkütin bihiz zulmatüncelet.

Ele vakdı ya Rabbahü bin nüri haceti. Bi nüri eşmehin celya serian kadınkadat.

Biyadin ve yayühin nemühin asaliyen. Ve ya aliyen yessir ümuri bi saysalet.

Ve amnahni ya zel celali kerameten. Bi esrari ilmin ya haliymü bikencelet.

Ve hallısni min külli hevlin ve şiddetin. Eya cabiral kalbil kesiyri minel habet.

Ve ahrisni ya zelcelali bi kafi kün. Bi nassı hakıymı katııs sırri asbelet.

Ve sellim bi bahrin ve a'tıni hayra berriha. Fe ente melazi vel kürubi bikencelet.

Ve subbe aleyyer rizka sabbate rahmetin. Fe ente racaul alemiyne velev tağat.

Ve asmim v ebkim sümme a'mi adüvvena. Ve ahrıshüm ya zelcelali bi havsemet.

Ve fi havsemin mea devsemin mea devsemin ve berasemin. Tehassantü bil isnil azıymi minelğalet.

Ve a'tıf kulübel aleymiyne bi eshira. Aleyye ve elbisenni kabulen bi şelmehet.

Ve yessir umürana ya ilahi ve a'tına. Minel ızzi vel ulya bi şemhın ve eşhamet.

Ve esbil eleynes setra veşfi kulübena. Fe ente şifaün lil kulübi minel ğaset.

Ve barik lenallahümme fi cem'ı kesbina. Ve hülle uküdel usri biyayühin irtehat.

Biyahin ve yayühin ya hayra bazihın. Ve ya men lenelerzaku min cüdihi nemet.

Nehruddü bikel a'dae min külli vichetin. Ve bil ismi termihim minel bu'di bişşetet.

Ve ahzilhüm ya zelcelali bi fadli men. İleyhi seat dabbül felati ve kad şeket.

Fe ente recai ya ilahi ve seyyidi. Fe fülle lemimel ceyşi in rame bi adet.

Ve küffe cemiyal mudırrine keydehüm. Ve anni bi aksamike hatmen ve ma havet.

Fe ya hayra mes'ulin ve ekramel men a'ta. Ve ya hayra me'mulin ila ümmetin halet.

Ekıd kevkebi bil ismi buran ve behceten. Meded dehri vel eyyami ya nuru celcelet.

Biacin ahucin celemhucin celaletin. Celilin celcelutin cemahin temehracet.

Bi ta'dadi ebrumin ve simrazi ebramin. Ve behrati tibrizin ve ümmin teberreket.

Tükadü siracün nuri sirran beyaneten. Tükadü siracüs sürci sirran tenevverat.

Bi nuri celalin bazıhın ve şerantahın. Bi kuddüsi berkütin bihin naru uhmidet.

Biyahin ve yayühin nümuhin esaliyen. Bi tamtamin mihraşin li naril ıda semet.

Bi halin ehilin şel'ın şel'ubin şaliın. Tahiyyın tahubin taytahübin tayyatahet.

Enühın bi yemlühın ve ebruhın uksimet. Bi temliyhı ayatin şemuhın teşemmehat.

Ebaziha beyzühın ve zeymühın ba'deha. Hamaruhı yeşrühın bi şerhın teşemmehat.

Bi belhın ve simyanin ve bazuhın ba'deha. Bi zeymühın eşmühın bihil kevnu ummirat.

Bi şelmehatin akbil düai ve kün meıy. Ve kün li minel a'dai hasbi fe kad beğat.

Fe ya şemhasa ya şemhasa ente şemleha. Ve ya aytala hatlür riyahı tehalhalet.

Bikel havlü ves savlüs şedidu li men eta. Libabi cenabike velteca zulmetüncelet.

Bi taha ve yasin ve tasin kün lena. Bi tasim mimin lis seadetıkbelet.

Ve kafin ve kayain ve aynin ve sadiha. Kifayetüna min külli aynin bina havet.

Bi hamime aynin sümme sinin ve kafiha. Himayetüna minhel cibalü tezelzelet.

Bi kafin ve nunin sümme hamimin ba'deha. Ve fi süretid dühani sirran kad uhkimet.

Bi elifin ve lamin ven nisa ve uküdiha. Ve fi suretil en'ami ven nuri nüvvirat.

Ve elifin ve lamin sümme rain bi sirriha. Alevtü bi nuril ismi min külli ma cenet.

Ve elifin ve lamin sümme mimin ve raiha. İla mecmeil ervahi ver ruhi kad alet.

Bi sirri havamimil kitabi cemiıha. Aleyke bi fadlin nuri ya nuru uksimet.

Bi amme abese ven nazıati ve tarikın. Ve fi vessemai zatil bürucı ve zülzilet.

Bi hakkı tebareke sümme nünin ve salin. Ve fi süretit tahmizi veş şemsi küvvirat.

Ve bizzariyatiz zerri ven necmi iz heva. Ve bikterabet liyel ümuru tekarrabet.

Ve fi süveril kur'ani hizben ve ayeten. Adede ma karael kari ve ma kad tenezzelet.

Fe es'elüke ya mevlaye fi fadikellezi. Ala külli ma enzelte kütben tefaddalet.

Bi ahiyyen şerahiyyen ezunayi sabvetin. Asbavüsin ali şeddaye aksemtü bi taytağat.

Bi sirri büduhın ekhezetin betadin zehecin. Bivahil veha bil fethi ven nasri esreat.

Bi nuri feceşin mea sazhazin ya seyyidi. Ve bil ayetil kübra eminni minel fecet.

Bi hakkı fekacin mea mahmetin ya ilahena. Bi esmaikel hüsna ecirni mineş şefet.

Hurufün li behramin alet ve teşamehat. Ve ismi asa musa bihiz zulmetün celet.

Tevesseltü ya rabbi ileyke bi sirriha. Tevessüle zi züllin bihin nasühtedet.

Hurufün bi ma'naha lehel fadlü şürrifet. Meden dehri vel eyyami ya rabbinhanet.

Deavtüke ya Allahü hakkan ve inneni. Tevesseltü bil ayati cem'an i ma havet.

Fetilke hurüfün nuri fecma havassaha. Ve hakkık meaniha bihil hayrü tümmimet.

Vahdurni avnen hadimen müsehharan. Tuheymefyailü bihil kürbetüncelet.

Fe sehhir li fiha hadimen yütıy'uni. Bi fadli hurufi ümmil kitabi ve ma telet.

Ve es'elüke ya mevlaye fismikellezi. Bihi iza düiye cem'ul ümuri teyesserat.

İlahi ferham da'fi vağfirli zelleti. Bi ma'kad deatkel enbiyau ve tevesselet.

Eya halikıy ya seyyidi ıkdı haceti. İleyke ümuri ya ilahi tesellemet.

Tevesseltü ya Rabbi ileyke bi ahmeda. Ve esmaikel husnelleti hiye cümmiat.

Fe cüd va'fü vasfah ya ilahi bi tevbetin. Ala abdikel mikini min nazratin abet.

Ve veffıkni lil hayri ves sıdkı vettüka. Ve eskinennil firdevse mea firkatin alet.

Ve kün bi raufen fi hayati ve ba'de ma. Emütu ve elka zulmetel kabrin celet.

Ve fil haşri beyyıd ya ilahi sahifeti. Ve sekkıl mevazini bi lutfike in eraddet.

Ve cevvizni haddes sıratı mühervilen. Vahmini min harri narin ve ma havet.

Ve samihi min külli zenbin ceneytühü. Vağfir hatıy'atiyel izame ve in alet.

Feye hamilel ismillezi celle gadruhü. Teveffe bihi küllel umüri tesellemet.

Fegatil vele tehşe veharib ve le tehaf. Vedus külle ardin bil vuhuşi teammerat.

Ve egbil vele tehrab ve hasim men teşeü. Ve le tehşe be'sen lil mulüki velev havet.

Fele hayyetün tehşe vele agrabun tera. Ve le esedün ye'ti ileyke bihemhemet.

Ve le tehşe min seyfin ve le tağni hançerin. Ve le tehşe min rumhin ve le şerrin eshemet.

Ceza men karae haza şefaatü ahmeda. Ve yuhşerru fil cennati mea hürin huffifet.

Va'lem bi ennel Mustafa hayrü mürselin. Ve efdalü halkıllahi men kad teferrakat.

Ve saddır bihi cahihi külle hacetin. Ve selhü li key tencüve minel cevri vettağat.

Ve salli ilahi külle yevmin ve saatin. Alel mustafel muhtari ma nesmetün semet.

Ve salli alel muhtari vel ali küllihim. Ke addi nebatil erdı ver rıyhı ma serat.

Ve salli salaten temleül erda ves semae. Kevebli ğamamin ma'ruüdun tecelcelet.

Fe yekfike ennellahe salla bi nefsihi. Ve emlakehü sallet aleyhi ve sellemet.

Ve sellim aleyhi daimen mütevessilen. Meded dehri vel eyyami ma şemsun eşrakat.

Ve sellim alel athari min ali haşimin. Adede ma haccel hacicu ve sellemet.

Verda ya ilahi an ebi bekrin mea umera. Verda ala osmane mea hayderis sebet.

Kezal alü vel ashabü cem'an cemiuhüm. Meal evliyai ves salihıyne ve ma havet.

Mekalü aliyyin vebni amni Muhammedin. Ve sirru alümin lil halaikı cümmiat."

Celcelutiye duası meali

"Bismillah ile başladım, ruhum, O'nun sayesinde besmele içinde saklı olan çok sırlar keşfetti.
İkincisinde O'nun yarattıklarından en hayırlısı Hz Muhammed'e salavat getirdim. O Muhammed ki, dünyadaki bütün yanlışları gidermiştir.

Ey ilahım, Senin isminle dua ettim. Her zaman açık olan ve giderek parlayan Ehad ve Bedi isimlerinle Sana yalvarıyorum.

Kadri ve şanı yüce olan isminle Senden istedim. Ey güçlü kadir Allah'ım, Sen bütün işlerimi kolaylaştır.

.Ey Hayy ve Kayyum olan Allah'ım, umut ederek daima Sana yalvarıyorum. Ehad ve Bedi isimlerini şefaatçi yapıp yüksek sesle bağırarak Sana yalvarıyorum.

Denizin ortasında vurulmuş kılıç gibi isimlerinle, ey yaratanların en hayırlısı Allah'ım, olayları yönlendiren, savaşla barışı sağlayan isimlerinle Sana yalvarıyorum, bu fitne ateşi söndürülsün!

Ey İlahim, her işe her derde hemen müdahale eden, süratle icabet eden Allah, Ehad ve Bedi isimlerinle yalvarıyorum.

Kalbin hayatını canlandırasın, ondaki kirleri temizleyesin. Kayyumiyetinle onu ayakta tut, kayyumiyet sırrı onda her zaman kalsın, daima parlasın.

Bu Hayy ve Kayyum nurunun şimşeklerinden bir ziya üstüme parladı, kalbime bir parıltı geldi, şimşek çaktı.

Bu Hayy ve Kayyum nurunun şimşeklerinden bir ziya üstüme parladı, kalbime bir parıltı geldi, şimşek çaktı.

Ve kalbimin üstüne rahmet sağanakları döküldü. Kerim olan Mevla'mız Allah'ın hikmetiyle, Ve bu biçimde, bu rahmet, hikmet, kerem hakikatleri konuştular.

Bundan sonra her taraftan nurlar beni kuşattı. Ve büyük olan sahibimiz Allah'ın azameti bizi yüceltti.

Allah'ım Seni tenzih ederim, Sen yaratanların en hayırlısı, Ve çok mükemmel yaratansın. Biat yapanların en iyisisin!

Allah'ım beni amacıma ulaştır, bütün ihtiyaçlarımı gider. Hece harfleri biçiminde toplanan Huruf-u Mukattaa hakkı için..

Muskama emanet olan harflerin sırrı hürmetine, İsimlerinin nuru parlaklığı hürmetine, yüce Ruhların hürmetine.

Bana nurlardan daha parlak bir feyiz üzerime akıt, Nur isminle kalbimin ölmüşlüğünü dirilt!

Ne olur heybetinle üzerime bir heykel, celal giydir, düşmanlarıma el çektir.

Kadri yüce, aziz isimlerinin hürmetine beni düşmanlardan, hasetçilerden koru.

Bunu Rauf, Celal, Kudüs, Münezzeh ve Rahim isimlerinin nuruyla ihsan et.

Ey Rabbim! O nurla ihtiyaçlarımı gider. Selam Hayy isimlerinle hacetimi süratle yerine getir.

Ma'bud, Hu, Samed ve Şehid isimlerinin hürmetine, Kafi isminle işlerime kolaylık ihsan et.

Ey Celal sahibi! Ey Halim! Senin yardımınla açılan ilmin sırrıyla bana ikram et!

Sıraları kesin inkişaf etmiş olan Kuran-ı Hakim'in açık ve nurani ifadeleriyle beni korkulardan ve sıkıntıdan koru!

Ey Celal sahibi ey kırk gönlü üzüntüden kurtarıp saran! Kaf hürmetine beni koru!

Tehlikeler içinde beni güvende kıl, buradan beni hayırlı selametine çıkar! Benim sığınağım sensin ve sıkıntılar sadece seninle ortadan kalkar.

Rahmetin olan yağmurunu üzerime yağdırır gibi rızık yağdır üzerime. Günahları fazla işleseler de, alemlerin umudu sensin.

Ey Celal sahibi! Basir isminle düşmanlarımızı dilsiz, sağır, kör ve konuşamaz et.

Alim ve Gani ismi şeriflerinle birlikte Sabur ismine sığınarak, yanlışlardan, hatalardan korunurum.

Bütün mahlukatın gönlünü lütfunla bana çevir. Fettah isminle maklubiyet elbisesini bana giydir.

Ya İlahi! Selam isminle işlerimizi kolaylaştır, bize yücelik ver.

Üstümüze af örtüsü geçir, kalplerimize şifa ver.

Hu isminle rızkımıza bereket ihsan et, güçlükleri çöz.

Ey Mabud, ya Hu, Ya hayre'l bizim için cömertliğinle rızıklar sun.

Düşmanları senin yardımınla def ederiz.

Ey Celal sahibi! Hz Muhammed'in hürmetine onları yüzüstü terk et.

Ya ilahi! benim ümidim sadece sensin. Beni tahrik edenleri dağıt.

Kesin yeminlerin hürmetine zararlı olanların tuzaklarını benden uzak tut.

Ey ihsanda bulunanların, dilekte bulunanların, ümit kapılarının en değerlisi.

Ey ilmiyle nüfuz eden Nur! yıldızımı nurlu kıl, parlamaya devam ettir.

Nurun kandili gizli açık bir şekilde tutuşturur. Kandiller kandili gizli nurlanır.

İzzet sahibi, celal sahibi mukaddes olan Rahim'in nuruyla küfrün ateşini söndürülür.

Ma'bud, Samed, Hu Cebbar ve Halim Zatın yardımıyla düşmanların ateşi bastırılacak.

Gerçek Ma'bud Hak olan, hakkı gerçekleştiren Cemil, Mucib ve Vedud olan Zatın yardımıyla insanlara sevdirecektir.

Hak imi hürmetine duamı kabul et, benim yanımda ol, düşmanlarıma kafi ol.

Ey Rahman olan Allah'ım! Sen Hak Ma'budsun! Fırtınalar arka arkaya kopmaktadır.

Kafirlerden korunmak için, düşmanlara hücum etmek için senin yardımın gerek, Sana sığınan kimsenin karanlığı yok olur.

Ta Ha, Ya Sin, Ta Sin ve Ta Sin Mim surelerinin hürmetine saadete ermek için bize yardımcı ol.

Kaf Ha Ya Ayn ile bizleri kuşatan kem gözlerden koru.

Ha Mim Ayn Sin Kaf süresi bizim koruyucu sığınağımız olsun, karşısında dağlar bile sarsılsın.

Kaf, Nun ve Ha Mim sureleri hürmetine himayeni gerçekleştir. Duhan suresinde muhkem kılınan bir sır var.

Elif Lam ile başlayan sureler Maide, Nisa, En'am ve Nur suresi hürmetine..

Elif Lam Ra ile başlayan surelerin sırrı ve İsmi Azam'ın nuruyla, işlediğim günahlardan vazgeçtim.

Elif Lam im Ra suresiyle (Rad) melekler, ruhaniler meclisine yükseldim.

Amme, Abese, Tarik, Naziat, Ve's Semai Zatilburuci ve Zilzal surelerinin hürmetine.

Tebareke, Nun, Seele, Sailün, Tehmiz, Ize'ş Şemsu Kuvirat surelerinin hakkı için.

 Zariyat, Kamer, Necm surelerinin hürmetine işlerimi kolaylaştır.

Hizb hizb, ayet ayet okudukları, inmiş olan Kuran surelerinin hürmetine.

Ey Mevla'm! Kitap indirdiğin peygamberlere ihsanda bulunduğun fazlını diliyorum.

Harfler Merih yıldızı gibi yüksektir. Asa'yi Musa ismiyle karanlıklar kaybolur.

Bunların sırrını şefaatçi ederek, Senden niyaz ediyorum. İnsanların kendisiyle doğru yolu bulduğu tevazu sahibi birinin tevessülü olsun.

Ey merhametli Rabbim! Bu harfler öyledir ki, manalarıyla zamanlar boyu üstlerine üstünlük bahşedilmiş ve yüceltilmiştir.

Ey Allah'ım! Bütün ayetler ve içerikleriyle Sana tevessülde bulunup yalvardım.

Onlar nur harfleridir. Onların meziyetlerini toplayarak, manalarını gerçekleştir. Her hayır onlarla tamamlanır.

Bana itaat eden bir yardımcı gönder. Sıkıntım onunla kalksın.

Fatiha suresi ve sonrasında gelen surelerin hürmetine bana itaat eden hizmetçi kıl.

Ey Mevla'm! Kendisiyle çağrıldığında işleri kolaylaştıran ismi azamınla sana yalvarıyorum.

Kendilerine şefaatçi kıldığın peygamberlerin hürmetine güçsüzlüğüme merhamet et, günahlarımı bağışla.

Ey Efendim! ihtiyacımı yerine getir, işlerimi sana havale ediyorum.

Senin güzel isimlerini niyaz ederek, Senden niyaz ediyorum.

Bütün hatalarımdan tövbe etmeyi şu kuluna lütfet!

Beni ihlas, hayır ve takvayla muvaffak et, merhametli ol.

Ya ilahi! Mahşerde amel defterimi ak eyle, sevaplarımı ağırlaştır.

Beni Sırat köprüsünden koşarak geçir, Cehennem ateşinden koru.

İşlediğim tüm günahlardan beni affet, büyükte olsa günahlarımı bağışla ya rabbim!

Ey yüce ismi taşıyan! Bütün tehlikelerden kurtuldun, selamete erdin.

Savaş, çekinme, korkma! Vahşi hayvanlarla olan yerlere korkmadan gir.

Saldır, kaçma! İstediğin düşmanla mücadele et, kimseden korkma.

Ne yılandan, ne akrepten, ne de aslandan korkma.

Ne kılıç, ne hançer, ne de mızrak hiç bir tehlikeden korkma.

Bunu okuyana mükafat Hz Muhammed şefaati olacaktır.

Bil ki, Muhammed en üstün peygamberdir, Allah'ın yeryüzündeki en faziletli kuludur.

Her dileğinin başında onu an, her şeyden kurtul.

Ya ilahi! Her zaman ona salavat getir.

Ona kıyamete kadar esecek rüzgar kadar salat eyle!

Gökyüzünden ine yağmur kadar, şimşekler kadar salat eyle!

Allah'ın, meleklerinin ona salat ve selam getirmesi sana yeter.

Sen yıllar devam ettikçe sürekli şefaatini dileyerek, ona salat getir.

Haşim oğullarından, hacılar Kabe'yi ziyaret edip, onu selamladıkça şefaat dile, salat getir.

Ya ilahi! Hz Ebu Bekir, Ömer, Hz Osman ve Haydar'dan razı ol!

Bütün ashabından, Salihlerden herkesten razı ol!

Bu Hz Muhammed'in amcasının oğlu Hz Ali'nin sözleridir. Onda ilimlerin özü ve sırrı toplanmıştır."